Yüksel Ekici

Yüksel Ekici

GÖKSU YANAR, BİZ SEYREDERİZ!.. (2)


14.04.2025

    Aşağıdaki yazıyı 45 gün önce yazmıştım.

    Göksu deltası yine yanmıştı.

    Göksu Deltası ile beraber yüreği yananların sesi olsun, ilgili, yetkili, sorumlu, birazcık da olsa vicdanlı birileri duysun istemiştim.

    Kimselere duyuramamışım ki yine cayır cayır yandı delta.

    Bir kez daha yazayım.

    Belki bu defa bazı kulaklar duyar, gözler görür, vicdanlar dile gelir umuduyla.

    **

    Silifke’de ki Göksu Deltasını bilirsiniz. 

    Bilmeseniz bile her yıl en az birkaç defa yandığını, bir türlü söndürülemediğini haberlerde izlediğiniz veya okuduğunuz olmuştur mutlaka.

    Göksu Deltası Özel çevre Koruma Alanıdır.

    Çevre Bakanlığı, Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğüne bağlı bir alandır.

    Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Alanı, 15000 hektarlık bir alandan oluşmakta olup sulak alanların dünya çapında korunması ve akılcı kullanılması için Ramsar'da (İran) 1971 yılında imzalanan Uluslararası Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi kapsamında özel korumaya alınan uluslararası öneme sahip bir çevre koruma alanıdır.

    Yani çok özel bir bölgedir.

    Korunması şarttır.

    Göz bebeğimizmiş gibi bakmamız gerekir.

    Ama bakamayız, bakmayız.

    Layıkıyla koruyamayız.

    Her yıl defalarca yanar.

    Kendi kendisine sönene kadar seyrederiz.

    Kimimizin içi yanar.

    Kimilerinin umurunda bile olmaz koca deltanın içindeki canlılarla beraber günlerce yanmasının.

    Tedbir almayız.

    Alınsa da uymayız.

    Nasıl yanar.

    Birileri mi yakar merak etmeyiz.

    Kaçak veya usulsüz avlanmaktan kaynaklı olabilir mi diye sorup soruşturmayız.

    Yapılaşmanın etkisi nedir.

    Kaçak yapılaşma varmıdır?.

    Önleyici koruma tedbirleri alınmışmıdır?.

    Uygulamaları nasıldır?.

    Hızlı müdahale seçenekleri düşünülüp, bulunup uygulanıyormudur mesela.

    Daha onlarca soru bulunabilir konu ile ilgili.

    Ama kimse sormaz.

    Kimse merak etmez.

    Kimse üstüne alınıp dertlenmez.

    Birkaç çevreci dernek ses verir.

    Üç beş çevreci aktivist ah der, vah der o kadar.

    Göksu yanar.

    Ağaçlar yanar.

    Bitkiler yanar.

    Aralarında endemik dediğimiz çok ender bulunan özel bitkilerde vardır yangının orta yerinde.

    Su bile yanar Göksu’da.

    Kuş yuvaları yanar.

    Üreme dönemindeyse eğer binlerce kuş yavrularıyla birlikte diri diri yanar, külleri deltanın kumlarına savrulur, yok olur.

    Nadir bulunan kaplumbağaların yuvaları dağılır, yaşam dengesi bozulur.

    Günlerce yanar, kavrulur sazlıklar.

    Kilometrelerce öteden gündüzleri alevlerin yükselttiği dumanları, gece ise yangının göğe vuran kızıllığını görebilirsiniz.

    Adeta geleneksel bir hale gelmiştir delta yangınları.

    Kimse müdahale etmez.

    Göksu tek başınadır.

    Her yangına inat;

    Küllerinden doğar.

    Tekrar dirilir.

    Yine dünyanın dört bir yanından havadan, sudan çıkıp gelen kadim misafirlerini ağırlar.

    Onlara barınak olur.

    Saklar.

    Besler.

    Korur.

    Ta ki;

Bir sonra ki yangına kadar!.

    Göksu yanar durur.

    Biz seyrederiz.

    Hiç de utanmayız!.

    Bu konuda enikonu şerbetliyiz.

    **

    Sevdiğim laflar:

“SALDIM ÇAYIRA, MEVLAM KAYIRA!...”

 

 

ARŞİV YAZILAR