Yüksel Ekici

Yüksel Ekici

ANOMİ!..


3.12.2024

    Anomi tanımı ülkemizin gündemine yandan yandan girdi bir süredir.

    Biz pek bilmesek, anlamasak da memleketin sosyolojiye kafa yoranları ve aklı erenleri ufak ufak konuyu tartışıyor.

    Fransız sosyolog Emıle Durkheım sosyolojinin kurucularından.

    Durkheım Anomi’yi şöyle tarif ediyor:

    “Anomi Bireylerin ve toplumun anlam kaybına uğraması demektir.

    İnsanlar normlarını, içinde yaşadıkları toplumlardan alırlar. İnsanları bir arada tutan ortak ahlaki değerler ve hukuk kuralları işlevsiz hale geldiğinde, bu normlar dağılır.

    1-Hayatın anlamsızlaşması, değersizlik duygusu, heyecan yitimi, hedef belirleyememe, hiçbir şeyin hiçbir zaman düzelmeyeceğine olan inanç, umutsuzluk ve çaresizlik, görünmez bir zehirli gaz gibi bilinci yavaş yavaş öldürür.

    2-Böylesi toplumlarda, kurallar birbiriyle çelişir. Bir gün alınan karar veya söylenen söz, ertesi gün inkâr edilir.

    Kanun ve kurallara uymamanın yaptırımı olmaz.

    Uygulamalar keyfidir; akıl erdirilemez!

    3-Giderek ilkesiz, sorumsuz davranmak sıradanlaşır; kuralsızlık yerleşik kültür halini alır.

Ortak değerlerin kaybı, insanların birbirine olan duyarlılığını ve saygısını da azaltır.

    4-Dayanışma ortadan kalkar. Paylaşım duygusu yok olur, bencillik artar. Şiddet tırmanır…

Cehalet, akla ve aydınlığa fütursuzca saldırma cesaretini bulur kendinde.”

    Durkheım’ın anomi tarifiyle ülkemizde artık hergün görmeye başladığımız anormal şiddet sarmalı bire bir örtüşüyor sanki.

    Sadece şiddet değil elbette.

    Umutsuzluk.

    Saygısızlık.

    Sevgisizlik.

    Dayanışma.

    Karmaşa.

   Tüm olumsuzluklar hızla yükseliyor, toplumu esir alıyor.

    Ahlakve etik değerler bütünü ise hızla azalıyor, yok oluyor.

    Gazete manşetleri böyle yazıyor.

    TV haberleri böyle söylüyor.

    Durkheım’ın tarifine göre Anomi’nin zirvesindeyiz.

    Peki içine düştüğümüz bu toplumsal cinnet halinden nasıl çıkarız?.

    Çıkabilirmiyiz?.

    Çıkabilmek için ne yapmalıyız?.

    Karmaşadan kafamızı kaldırıp düşünemiyoruz bile.

    Sanki giderek basiretimiz daha çok bağlanıyor.

    Aklıma Hasan dağı diye bilinen halk şiiri geliyor ki;

    Eyvah ki eyvah derim.

 

    **

    Hasan dağı arpalıktır,

    Eğer saban yürürse...

    Her derede bir değirmen,

    Eğer suyu gelirse...

    Her kümeste bir tavuk,

    Eğer köylü verirse...

    Güzel gidiş bu gidiş,

    Eğer sonu gelirse!

    **

    Sevdiğim Laflar:

    “DELİ DELİYİ GÖRÜNCE SOPASINI SAKLARMIŞ!..”

    

   

ARŞİV YAZILAR