Adeta çatacak birini ya da bir şeyi arar haldeyiz!..
Günün her anında sinir küpüyüz!
Sakinleşemiyoruz bir türlü..
Üstelik bu halimiz dünya çapında bir araştırmayla da tescillendi.
Gallup araştırma şirketinin 100 ülkede yaptığı anket sonuçları, Türkiye açısından bizi hiç de şaşırtmadı..
Şirketin geçen hafta açıkladığı Küresel Duygu Raporunda, ülkece DÜNYA İKİNCİSİ, AVRUPA BİRİNCİSİ olduk!
Bizim üzerimizde ise Lübnan var..
Ankette, Türkiye’deki insanların yüzde 48’i sık sık sinirlendiklerini ifade etmiş..
Bir nevi ‘mazeretim var, asabiyim ben” halleri..
Herkesin bir mazereti var..
Elbette, son yıllarda yaşadığımız ekonomik zorluklar, geçim sıkıntısı, önümüzü görememek, ay sonunu getirememek, borç içinde yüzmek; bunca sinirimizin birincil nedenleri.
Sıkışıp kaldık!
Sonuç, öfke patlaması!
Her an bir vahşetle karşı karşıya kalmamız, şiddetin tavan yapması, artan suç oranları, artan şiddet ve vahşet görüntüleri, insan öldürmenin neredeyse ‘olağan’ hale gelmesi insanda sinir mi bırakıyor kardeşim!..
Sonuç, öfkeden deliye döndük!
Toplumsal engellemeler, baskılar, kötüleşen sosyo-ekonomik koşullar, günlük yaşam koşullarındaki zorluklar ayarlarımızı bozdu..
Sonuç, ülkece çıldırdık!
Hoşgörü, anlayış, saygı ve empati yoksunluğu, korku, ‘haksızlığa uğramışlık’ hissi, şişen egolar, ben merkezcilik duygu durumumuzu derinden etkiledi..
Sonuç, sinir krizleri!
Her an patlamaya hazır bomba gibiyiz..
Nasıl sakinleşeceğiz?
Ekonomik koşullar düzelmedikçe ‘ekonomik sıkışmışlık’ hissinden de kurtulamayacağız.
Önümüzü göremedikçe çatacak yer aramaya devam edeceğiz.
Baskılar, engellemeler, ayrıştırmalar, ötekileştirmeler son bulmadıkça birbirimizi yemeyi sürdüreceğiz.
Şiddet, vahşet son bulmadıkça çıldırmalarımız da artacak.
Saygıyı, sevgiyi, anlayışı, empatiyi içselleştirmedikçe sinir küpü olarak dolanmaya devam edeceğiz.
Çaresizlik, çıkış bulamamak, kısır döngü içinde debelenip durmak sinirlerimizi harap edecek ve öfke patlamalarımız, sinir krizlerimiz hiç bitmeyecek..