Hediye Eroğlu

Hediye Eroğlu

İŞTE KORKTUĞUMUZ OLDU!


5.03.2025

ABD'nin kara propagandacılarından Michael Rubin, Türkiye karşıtı skandal açıklamalarına bir yenisini ekledi. Türkiye’nin nükleer silah geliştirmeye çalıştığını öne süren Rubin, İsrail’den Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santrali’ni vurmasını talep etti.

 

Zaten bu tehlikeli durum hep aklımızdaydı!

Siyasetin Akkuyu Nükleer Santralini tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de işine geldiği gibi tehdit unsuru şeklinde lanse ederek olası bir saldırıya konu edebileceğini biliyorduk.

Ve şimdi korktuğumuz başımıza geldi!
 

Dünya soğuk savaş döneminden çıktı…

Her ne kadar bu durumun Arap Baharı ile başladığı düşünülse de aslında pek de öyle değil.

Tek kutupluluktan “düzensiz” çok kutupluluğa sürüklendik.

Soğuk Savaş sonrası kurulan uluslararası sistem ve bu sistemin çok kutupluluğa doğru dağılması, barış ve güvenlik üretme kapasitesinin yetersizliğini bir kez daha gözler önüne serdi.

 

Ve bu barış ve güvenlik üretme ortamında her ne kadar ‘Büyük Türkiye’ alkışları ile kulaklarımız tıkansa da gerçekler işte ABD'nin eski Pentagon yetkilisi ve Türkiye karşıtı yazılarıyla tanınan Michael Rubin’in, skandal çağrısı şeklinde işliyor!

1981’de İsrail’in Irak’taki Osirak reaktörüne saldırdığını ve 2007’de Suriye’nin Deyr ez Zor’daki gizli nükleer tesisini vurduğunu hatırlatan Rubin, benzer bir senaryonun Türkiye için de uygulanabileceğini öne sürdü.

 

Türkiye’nin NATO tarafından dışlanması gerektiğini savunan Rubin, “İsrail’in Türkiye’ye hava saldırısı düzenlemesi teknik olarak daha kolay olur” ifadelerini kullanarak, F-35 savaş uçaklarının Akdeniz üzerinden Akkuyu’yu vurabileceğini iddia etti. NATO’nun Türkiye’yi koruma yükümlülüğünden kurtulması gerektiğini belirten Rubin, “Türkiye dışlanırsa, İsrail Akkuyu’yu yok etmekte özgür olur” diyerek alçakça bir provokasyona imza attı.

 

Şimdi nasıl diken üstünde oturmadan takip edeceğiz bu gelişmeleri?

 

Ayrıca gelecekte bir saldırıya konu olması muhtemel Akkuyu Nükleer Santrali için bunları çok önceden söylediğimizde bizlere ‘deli’ muamelesi yapanlar bakalım şimdi bu gelişmeye ne diyecekler?

 

ARŞİV YAZILAR