Yüksel Ekici

Yüksel Ekici

GİDİŞAT NEREYE!..


24.09.2024

Son yıllarda ülkemizde televizyon izlemek, gazete okumak önemli bir kesim için işkence haline gelmiş durumda.

Dizilerin hali ortada.

    Tüm değerleri altüst eden akla ziyan senaryolar, ülke gerçeğinden uzak aşırı abartılı diziler virüs gibi kemiriyor toplumu.

    Temelinden sarsılıyor toplum.

    Şiddet sarmalı içerisinde bir çoğu.

    Geri kalanı parıltılı paketlerle sunulan fantastik yaşam algıları ile zehirliyor, uyuşturup gerçeklikten koparıyor toplumu.

Magazin programları ise tam magazinlik.

    Yerlerde sürünüyor.

Rezalet boyutunda tamamına yakını.

    Ama izleyicisi nedense hiç eksilmiyor.

    Tartışma programlarını bilgili, bilgisiz kadrolu yandaşlar işgal etmiş, en ciddi konuları bile eğip, büküp, sündürerek içinden çıkılmaz bir hale getirmekte adeta birbirleri ile yarışır durumdalar.

    Çoğu uzman etiketiyle her gün ekrandalar.

    Bilmedikleri, fikir sahibi olmadıkları hiçbir şey yok mübareklerin.

    Hepsi her şeyi bilince de iş fikirlerin çarpışmasından çıkıp sidik yarışına dönüyor doğal olarak.

Haber kanalları ciddiyetten uzak.

    Sosyal medyada bile haberler daha ciddi, daha özenli sunuluyor.

Ve hepsi sosyal medyadan besleniyor.

    Dolayısıyla dedikodu haberciliğinden öteye geçemiyorlar ne yazık ki.

    Bazıları ise birkaç saha muhabirinin sırtından geçinip, üç kuruş maaşa talim eden bu emekçileri sömürüyor resmen.

    Haberler kanalına göre değişiyor.

    Bir kısmı ajitasyon çekiyor yandaşlık veya yoldaşlık durumuna göre.

Diğer kısmı suya sabuna dokunmadan günü kurtarmanın derdinde.

    Son dönemlerde ekranlara gelen haberlerin tamamı ise felaket senaryolarından seçilmişçesine iç acıtıcı, ruh karartıcı, vicdanları kanatıcı türden olumsuz haberlerden oluşuyor.

    Haber kanallarını seyretme oranı da yerlerde geziyor haliyle.

    Neredeyse aklı başında hiç kimse haber izlemiyor artık.

    İzleyici kendisine göre daha güvenli bulduğu  sosyal medya yayıncılığından takip ediyor haberleri, yorumları ve gelişmeleri.

Gazetelerin durumu daha da beter.

    Üzerine yorum bile yapılamayacak kadar kötü durumdalar.

    Satılmıyorlar, okunmuyorlar.

    Futbol ve birkaç yazar sayesinde ayakta duruyorlar.

Demem o ki;

    Bir yarımız deliler gibi umarsız, duyarsız, gülüp eğleniyor, gece gündüz abuk sabuk dizileri, filmleri izlemenin peşinde koşuyor.

    Diğer yarımız felaketten beter durumlarımızı duymaktan görmekten psikolojisi bozulmuş doktor arıyor.

    Halimiz Mazhar Osmanlık.

    Keyfimiz beylerde yok.

Bakalım gidişat nasıl bitecek?.

    **

    Sevdiğim Laflar:

    “ÖRT Kİ ÖLEM!..”

ARŞİV YAZILAR