Taş ocağı istemiyoruz!

2 Ekim 2022 Pazar 16:23

Hamzabeyli Köyü’nde geçen yıl köylülerin tepkisi üzerine ÇED toplantısı yapamayan firmanın yeniden taş ocağı açma girişiminde bulunması köylüleri bir kez daha isyan ettirdi. Köy meydanında toplanan köylüler “Taş ocağı istemiyoruz” diyerek iktidara seslendi.

HEDİYE EROĞLU

 

Mersin’in yayları ile tanınan Toroslar ilçesinde, taş ve maden ocakları tehdidi her geçen gün artıyor. Son olarak Den-Ka şirketinin 5 köyün ortasına açmak istediği taş ocağı Hamzabeyli Mahallesinde düzenlenen eylem ile protesto edildi.

Hamzabeyli’de geçen yıl vatandaşların etten duvar örerek çevresel etki değerlendirme (ÇED) toplantısına geçit vermediği Den-Ka şirketinin taş ocağı projesinde değişiklik yaparak, yeniden başvuru yapmasına isyan eden köylüler, Hamzabeyli Mahallesi Meydanı’nda buluşarak hükümete seslendi.

 

“TAŞ OCAĞINA HAYIR, DOĞAYI KATLETTİRMEYİZ”

Eyleme; Mersin Ziraat Odası, Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) ve TEMA üyelerinin yanısıra taş ocağından etkilenecek Emirler, İnsu, Hamzabeyli, Işıktepe, Çavak, Turunçlu muhtarları ve bölge sakinleri çocukları ile birlikte katıldı. Eyleme katılanlar, “Kanser olmak istemiyoruz”, “Taş ocağına hayır, doğayı katlettirmeyiz”, “Temiz hava, temiz su, temiz toprak” pankartları açıldı.

 

“SU KAYNAKLARIMIZ, YOLLARIMIZ, TARIM ALANLARIMIZ ZARAR GÖRECEK”

Eylemde konuşan Hamzabeyli Mahalle Muhtarı Sencer Erdoğan, “Bölgemizde taş ocağı açılmasını istemiyoruz. Bu konuyu valimize de milletvekillerimize de ilettik. Burada tarım alanlarımızın yok olmasını istemiyoruz. Su kaynaklarımız, yollarımız, tarım alanlarımız zarar görecek” dedi.

 

“TEPKİMİZİ TÜM YETKİLİLER DUYSUN”

Işıktepe Mahalle Muhtarı Ramazan Kırmızı da, 4-5 köyün ortasına açılmak istenen taş ocağının bölge için büyük tehlike olacağını söyleyerek, “5 köyün ortasına kurulmak istenen bu taş ocağı buradaki tarımı da hayvancılığı da bitirir. Bunu tüm yetkililerin duyması lazım” dedi,

 

EMİRLER ÇOK ÇEKTİ

Emirler Mahalle Muhtarı Rüştü İkiz de, en fazla taş ocaklarından zarar gören yerleşim bölgelerinden birinde yaşadıklarına dikkat çekerek, “Evlerin ve tarım alanlarının dibine bu taş ocaklarının açılması çok sakıncalı ve zararlıdır. Bölge halkının yaşamını bitirir” dedi.

 

“TAŞ OCAĞI DEMEK FELAKET DEMEK”

Çukurkeşlik Muhtarı Süleyman Kuş da, benzer bir tehlikenin kendi köyleri için de söz konusu olduğunu söyleyerek, destek amaçlı Hamzabeyli’ye geldiğini söyledi. “Taş ocağı demek felaket demek” diyen Kuş, taş ocağının göçü beraberinde getireceğini söyledi. Kuş, “Çiftçilik demek, üretici demek. Üretim bittikten sonra köyle bağlantı kalmaz. Taş ocağından evlerimiz, bahçelerimiz zarar görecek. Biz taş ocağına hayır diyoruz ve kesinlikle açılmasını istemiyoruz” dedi.

TAŞ OCAĞI SALDIRILARINDA GÜN GEÇMİYOR

Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz da, “Gün geçmiyor ki üretim alanlarımıza taş ocağı adı altında yapılan saldırılara bir kez daha karşı olarak buluşmayalım. Hem yerleşim hem üretimin söz konusu olduğu 4-5 köyün merkezinde taş ocağı yapılmak isteniyor. Artık Mersin’in kenarında, bitişik mahallesi sayılabilecek üretim anımız, köyümüz buralar. Geçmiş yıllarda zaten taş ocaklarından üretim alanlarımız çok zarar gördü. Onlarla mücadele ettik ve bir kısmını kapattırdık. Ancak bugün yine köyümüzün içerisinde yine bir taş ocağı açılmak isteniyor. Taş ocaklarına ihtiyaç vardır, biz buna tamamen karşı değiliz. Ancak bu ocaklar yerleşim alanları ve çiftçilik yapılan üretim alanlarından daha uzak yerlere yapılmalıdır. Son 2-3 yılda dünyada pandemi ile birlikte özellikle ülkemizde tarımın, gıdanın önemini yaşarak gördük. Tabiî ki taş ocağına da ihtiyacımız var ama bizim için öncelikli olan yaşam alanları ve tarımsal üretimdir. Bunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Yetkililere bir kez daha sesleniyoruz; muhtarlarımız, köylülerimiz, çiftçilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz burada. Taş ocağı yapılmak istenen yeri yetkililer gelip bir de kendileri görsünler. Eğer onlar burada oturuyor olsalar taş ocağına izin verirler mi, merak ediyorum” dedi.

 

“DÜNYANIN BİR ÇOK ÜLKESİ, TARIM TOPRAKLARIN KORUMAK İÇİN ÇİVİ BİLE ÇAKMAMAKTA”

MERÇED Başkanı Sabahat Aslan yöre halkının burada taş ocağı kurulduğu takdirde tarım alanlarının zarar göreceğine dair endişe içerisinde olduğunu söyleyerek, “Dünya artık küresel iklim krizi ile karşı karşıya. Dünyada artık gıda krizi yaşanıyor. Dünyanın bir çok ülkesi tarım toprakların korumak için çivi bile çakmamakta. Tarımsal üretim yapılan topraklarının kirlenmemesi için çok ciddi yatırımlar yapmakta. Ama biz verimli tarım topraklarımızı rant uğruna heba ediyoruz. Bu kabul edilebilecek bir şey değil.

Ayrıca burada kurumu planlanan taş ocağı yılda 3 milyon 500 bin ton taş üretecek. Bu çok ciddi bir fazlalıktır. Bu ocaktan su kaynaklarımız çok ciddi zarar görecek. Ayrıca insan sağlığı da tehlike yaşayacak. Taş ocağından kaynaklı çıkacak tozlar insan sağlığını da çevreyi de olumsuz etkileyecek. Ocakta yapılacak patlamalar buradaki çocukların, insanların psikolojisini bozacak. İnsanlarımızın hem sağlığı hem de psikolojisi bozulacak. Rant uğruna biz burada nisanlarımızın salığını, tarım topraklarımızı heba etmemeliyiz.

 

“ÇIKARILACAK MALZEME, ATATÜRK PARKIN’DA LİMANI GENİŞLETMEK İÇİN KULLANILACAK”

Bu güzel yerleşim yerlerindeki evlerimizi terk etmemeliyiz. Buradan Mersin’e çağrıda bulunmak istiyorum; burada ki taş ocağından çıkarılacak taşlar Mersin’de limanın Atatürk Parkı’ndaki genişleme alanında dolgu malzemesi olarak kullanılacak. Biz hem bu projeye hem de taş ocaklarına karşıyız. Bu bölgede yılda 8 milyon ton taş ocaklarında üretim yapılacak. Çukurkeşlik, Hamzabeyli ve Hacgediği’nde böyle bir üretimin yapılması bilimselde değil, hukuki de değil. Bu nedenle buradan yetkililerin bir an önce bu projeden vazgeçmesini talep ediyoruz” diye konuştu.

 

“SATACAK BİR ŞEYİMİZ KALMAMIŞ GİBİ TAŞIMIZI, TOPRAĞIMIZI HER ŞEYİMİZİ SATIYORLAR”

Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Ünal Şahin de, TMMOB olarak geleceğini, çocuklarını, yarınlarını düşünen insanların birlikteliği için uğraşı veriyoruz. Bizim burada öncelikle söylemek istediğimiz; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda 15 milyon şimdi ise85 milyon nüfusu var. Otoyollar, dev yapılar yapılırken bu kadar tarıma düşman bir süreç yaşanmadı. Üretime ara verdik, toprağa, taşı beton inşa etmek için kullanıyoruz. Buradaki taşlar, topraklar kalkerin ana maddesi. Defalarca, dilimizde tüy bitercesine söylüyoruz hepsi Afrika’ya, Avrupa’ya, Çin’e gidiyor. Çin gibi bir ülke buradan mermer alıp, işleyip bize geri satıyor. Türkiye, Çin’in yüzde 20’si bile kadar değil ama buradaki her şey oraya gidiyor. Yok olacağız. Satacak bir şeyimiz kalmamış gibi taşımızı, toprağımızı her şeyimizi satıyorlar. Bu sürece o şekilde bakmak lazım. Limanı doldurmak için değil sadece ki bunlar devede kulak kalır. Buradakilerin tamamı kalker ana maddesi olarak çimento fabrikalarına inşaat malzemesi olacaklar. Biz çimento satmakla bir yere varamayız. Sadece kendi toprağımızı öldürürüz” diye konuştu.

 

“MERSİN’DE MÜTHİŞ BİR DOĞA TALANI VAR”

Avukat Semra Kabasakal da, doğa talanına karşı müthiş bir mücadele vermek zorunda kaldıklarını söyledi. “Çünkü Mersin’de müthiş bir doğa talanı var” diyen Kabasakal, “özellikle Mersin’de tarım alanlarının yok edilmesi gıda krizine yol açacak. Paramız olsa dahi yiyecek gıda, tarım ürünleri bulamayacağız,. Taş ocaklarını yapılması insan sağlığından doğaya her alana zarar verecek. Çocuklarımıza iyi bir ülke bırakabilmek için taş ocaklarına karşı duruş sergilemeliyiz” dedi.

Hukuksal mücadeleye ilişkin de bilgiler veren Kabasakal, “Bölgeye yapılmak istenen taş ocağı ile ilgili ÇED raporu itirazlara rağmen olumlu çıkarsa, buna karşı 30 gün içerisinde İdare Mahkemelerine başvurmak gerekiyor. Ancak hukuksal mücadelenin yan ısıra birlikte güçlü ses çıkarmak da önemlidir” dedi.