Saldırı sonrası DNA tartışması!

30 Eylül 2022 Cuma 17:47

Mersin Mezitli’de Tece polisevine saldırı sonrası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasında saldırıyı yapan teröristlerin birinin kimliğine yönelik DNA tartışması yaşandı.

Haber Merkezi

 

Mersin'in Mezitli ilçesindeki polisevine gece saatlerinde uzun namlulu silahlarla yapılan saldırı, beraberinde bir DNA tartışması getirdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu saldırıyı düzenleyen zanlının ortaya atılan isimden farklı olduğunun DNA testiyle belli olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu'na cevap veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, Mersin'deki saldırıyı gerçekleştiren failin teşhisinin yapıldığını, parmak izleri ile yapılan çalışmada da eşleşmenin sağlandığını belirtiyor.

 

KILIÇDAROĞLU: “2 GÜNDÜR YALAN SÖYLEDİNİZ”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin'in Mezitli ilçesindeki Tece Polisevi'ne yönelik saldırının ardından AKP tarafından partisi hedef alınarak yapılan açıklamalara tepki gösterdi.

Twitter hesabından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenerek, şu ifadeleri kullandı: “İki gündür kirli propaganda yürüten Erdoğan ve yaveri fotoroman Süleyman… Öldürülen teröristin DNA raporuna rağmen, tam 2 gündür yalan söylediniz, havuz medyanız manşetler attı. Oysa ben ne dolaplar çevirdiğinizi iki gündür biliyorum. Bile bile yalan söylediniz.

Şimdi çıkın ve teröriste ait DNA raporunu açıklayın, bu millet bir kez ağzınızdan doğru bir şey duysun. Başsavcıya dosyaya el koyun dediniz. Başsavcıya sesleniyorum, o dosyayı gizlemeye çalışma, biliyoruz gerçekleri… Utanmıyor musunuz!"

 

“ŞEHİT ÜZERİNDEN KUMPAS KURUYORLAR”

Son olarak Halk TV'den Fikret Bila'ya konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, polis memuru Sedat Gezer’in şehit olduğu PKK saldırısından sonra iktidarın CHP’yi suçlamasına çok sert tepki gösterdi.

Kılıçdaroğlu, “Ortada teröristlerle kahramanca çatışan ve onları polisevine sokmayan kahraman bir şehidimiz var ama iktidar bu olay üzerinden CHP’ye ve bana kumpas kurmakla meşgul” ifadesini kullandı.

 

“BU VİCDANSIZLIKTIR”

Bila'nın aktardığına göre, Kılıçdaroğlu şu değerlendirmeyi yaptı: “Şehit kanı üzerinden kumpas kuran bir Saray ve onun fotoromancısı var. Kumpas kurulan ben utanıyorum, bunlar utanmıyor. Şehidi bile kendilerine rant malzemesi yapmaktan çekinmiyorlar. CHP ve bana kumpas kurmayı, yandaş gazetelere, televizyonlara manşet atmayı şehitten daha çok önemsiyorlar. Bu utanmazlık, vicdansızlık, akılsızlıktır.”

 

“TAKSİCİYİ ŞAHİT GÖSTERİYORLAR”

Kılıçdaroğlu, iktidarın seçime kadar bu tür kumpaslara devam edeceğini belirterek şöyle konuştu: “Bu kumpas tam bir rezalettir. Seçime kadar buna benzer rezaletler yapacaklarını biliyorum. Biz hazırlıklıyız. Bu rezaletlerle beni sindireceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Biz sinmeyiz. Eğer geri adım atacağımı sanıyorlarsa yine yanılıyorlar. Bir adım geri gitmeyeceğim. İktidara hodri meydan diyorum. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Ne beni ne CHP’yi ne milleti sindiremezsiniz. CHP bu cumhuriyeti kurmuş, yurtseverlerin partisidir. CHP’yi terörle ilişkilendirmek için kurulacak bu gibi bütün kumpasları boşa çıkarmasını biliriz. DNA raporları ellerindeyken yalan söyleyip kumpas kuruyorlar. Taksiciyi şahit gösteriyorlar. Peki devlet nerede? Devlet ne yapıyor? Gerçekten ben utanıyorum, bunlar utanmıyorlar.”

 

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU NE DEDİ?

Saldırıyı düzenlediği söylenen Dilşah Ercan’ın çıkan çatışmada öldürüldüğü ileri sürülmüştü. Medyada Dilşah Ercan’ın isminin CHP’nin tutuklu gazeteciler raporunda da yer aldığını öne sürülmüştü.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Mersin'deki saldırganın teşhisinin yapıldığını, parmak izleri ile yapılan çalışmada da eşleşmenin sağlandığını açıkladı.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Mersin'deki saldırıyı gerçekleştiren teröristin DNA raporunun açıklanmasını istemesine" yönelik paylaşımına tepki gösteren Soylu şunları söyledi: "Kılıçdaroğlu, iki gün PKK'nın ipini bekledin. Bizi yine şaşırtmadın. Sizin bu devletle bir meseleniz var. Yapılan saldırıyı ilk önce adamların DEAŞ'a yıktı. Tutmayınca adamların 'cinnet geçiren bir kadın polis' yalanına sarıldı. Derdiniz, ortağınız PKK'yı kurtarmak. Saldırıyı PKK yaptığı belli olup, devletin yargının tespitlerine rağmen teröristleri gazeteci kılığına sokup Türkiye'ye 'en büyük gazeteci cezaevi' iftirasıyla teröristleri aklaman ortaya çıkınca PKK açıklamasına sığınacak zavallısın."

"Yıllarca terör örgütünde birlikte olduğu örgüt mensubu sözde ölümsüzler taburunda sabotajcı eğitimi alıp Türkiye’de eylem yapmak üzere görevlendirildiğini belirtip hemen teşhisini yaptı. Hoşuna gitmeyecek ama parmak izleri ile yapılan çalışmada bir tanesinde eşleşme çıktı. Kurtarıcın PKK'nın açıklamasındaki teröristlerle ilgili tüm detaylara da çalışılıyor."

"Yani terör örgütünün tespiti imkansız Suriyeli isim verip, 'Zozan arkadaşımızın (yani Dilşah Ercan) bu olayla herhangi bir ilgisi yoktur, görevinin başındadır' demesine sığınmaktan bile utanmıyorsun. 6'lı masada sıkıştın PKK'ya sığındın, yazıklar olsun. Şimdi ana fikriniz ne? Ne demiş oldunuz. PKK'nın gazetecilerini savunmak yetmedi, bir de PKK'nın basın sözcülüğüne mi soyundunuz? 'Görevinin başında' dedikleri, görev ne? Madem PKK adına konuşuyorsunuz, bunu da siz açıklamalısınız."