Özelleştirme sonrası işlem hacminde rekor üstüne rekor kırarak ülkenin gururu olmakla övünen Mersin Limanı’na uyuşturucu ve kötü çalışma koşulları eleştirisi geldi. TİP Parti Meclis üyesi Bülent Ufuk Ateş, “Mersin’in, limanın uyuşturucu ile anılması bize gurur vermez” dedi. Ateş ayrıca limanda ele geçirilen uyuşturucunun sahipleri gizlenirken, kötü çalışma koşulları sonucu yaşanan emek sömürüsünün gizlenemediğini bunun da gurur verici olmadığını söyledi.
HEDİYE EROĞLU
Mersin’in ve limanın sık sık uyuşturucu operasyonlarına konu olması tepki çekiyor. Son olarak Türkiye İşçi Partisi (TİP) Parti Meclis üyesi Bülent Ufuk Ateş, kentin ve limanın bu şekilde anılmasını eleştirerek, bunun giderilmesi gerektiğini açıkladı.
Öncelikle Mersin Limanı’nın, bu toplumun emekçilerinin yarattığı değerlerle yapımına başlanıp, halkın vergileri ile ortaya çıkmış bir ulusal değer olduğunun altını çizen Ateş, ancak özelleştirme ile birlikte Singapurlu şirkete ve onun işbirlikçilerine peşkeş çekilen limanın uyuşturucu ticaretinin merkezi haline gelen bir yer olarak anıldığını aktardı.
“MERSİN’İN, LİMANIN UYUŞTURUCU İLE ANILMASI BİZE GURUR VERMEZ”
“Mersin Limanı ticaret hacminde kırdığı rekorlarla , Türkiye’nin gururu ama insanlar orada asgari ücretin altında çalışıyor” diyerek limandaki kötü çalışma koşullarını da eleştiren Bülent Ufuk Ateş, “Geriye giderek hatırlayalım Mersin Limanı, bu toplumun emekçilerinin yarattığı değerlerle yapımına başlanmış, bizlerin vergileri ile ortaya çıkmış bir ulusal değer.
Ancak Singapurlu şirkete ve onun işbirlikçilerine peşkeş çekilen Mersin Limanı bugün uyuşturucu ticaretinin merkezi haline gelen bir yer oldu. Mersin’in, limanın uyuşturucu ile anılması bize gurur vermez.
“UYUŞTURUCUNUN SAHİPLERİ GİZLENİYOR AMA EMEK SÖMÜRÜSÜ GİZLENEMİYOR”
Dünyada bugün ne yazık ki Mersin, liman uyuşturucu ticaretinin merkezi olarak anılır hale geldi. Güney Amerika’dan başlayan uyuşturucu ticaretinin merkezi haline geldi ve çok gariptir kimlerdir bu kokainin, eroinin sahipleri kimlerdir onlar da gizlenir hale geldi. Ama orada asgari ücretin altında çalışan işçiler gizlenemiyor çünkü insanlar hak arayışında. Evet bu eylemlere imza atanlar taşeronlar ama ortada bir şirket politikası var.
Singapurlu ve onun yerli işbirlikçilerinden bağımsız politikalar değil burada uygulananlar ki zaten bağımsızda olamazlar. Olması gereken oradaki tüm işçilerin liman işletici şirket bünyesinde çalışmasıdır. Tüm işçiler sendikalı olmalı ve toplu sözleşme hakkına sahip olmalıdır” diye konuştu.