Sağlık çalışanları 37 haftadır vergide adalet istiyor!

20 Kasım 2024 Çarşamba 15:35

Mersin’de sağlık emekçileri, Vergide Adalet Eylemleri’nin 37’inci haftasında bir kez daha iktidara seslendi. Sağlık emekçileri, “İzmir’de fakirlikten can veren çocuklarımıza sahip çıkmak, eziyet yönetmeliğine karşı çıkmak, vergide adaleti sağlamak için süresiz eylemdeyiz!” dedi.

Hediye Eroğlu

 

Mersin’de sağlık emekçileri, Vergide Adalet Eylemlerinin 37. Haftasında, Mehmet Adnan Özçelik ASM önünden ses yükseltti. “Vergide adalet istiyoruz” pankartı açan sağlık emekçileri, “Vergide adalet istiyoruz, vergi toplanırken adalet istiyoruz, vergilerimiz harcanırken adalet istiyoruz” taleplerini gündeme getirdi.

Eyleme; Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu, Mersin Tabip Odası, Hekim Birliği Sendikası, Birlik ve Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık İş Sendikası, Hekim Sen, Mersin Aile Hekimleri Derneği, Mersin Aile Sağlığı Çalışanları Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Tabip Sen üyeleri destek verdi.

 

“37 HAFTADIR SESİMİZİ DUYURMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Kitle adına basın açıklamasını okuyan SES Mersin Şubesinden Örgütlenme Sekreteri Sevgi Başkavak, “İzmir’de fakirlikten can veren çocuklarımıza sahip çıkmak, eziyet yönetmeliğine karşı çıkmak, vergide adaleti sağlamak için süresiz eylemdeyiz!” dedi.

Sağlık emekçilerinin 37 haftadır, her Çarşamba günü vergide adalet talebini yinelediğini söyleyen Başkavak, “Bizler sağlık merkezleri önlerinde, vergi daireleri kapılarında sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.

 

“PARAYI LİDYALILAR, VERGİYİ SÜMERLER, VERGİNİN VERGİSİNİ TÜRKLER BULDU”

TBMM’de bütçe görüşmelerinin sürdüğü salonlarda, muhalefet partilerine mensup milletvekilleri, toplumda vergi eşitsizliğini ve adaletsizliğini devam ettiren hükümeti ve ilgili bakanlarını eleştirdiler; salona giren bakanları çeşitli yöntemlerle protesto ettiler.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe görüşmelerinde vergide adaleti sağladığını iddia etse de sağlık çalışanları olarak her gün bizzat yaşadığımız fakirleşme durumumuz ve hastalarımızın yaşadığı derin yoksulluk, tüm algı yönetimini çürütmeye yetiyor.

Vergi uzmanı Ozan Bingöl’ün ‘Parayı Lidyalılar, vergiyi Sümerler, verginin vergisini Türkler buldu’ sözü, vergide adaletsizliğin ülkemizdeki boyutunu anlatmaya yeter.

Vergide adalet için, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almak gerekir. Ancak halkından yüzde 70 civarında dolaylı vergi alan, çalışanların zaten düşük olan ücretlerinden kaynağında yüksek vergi kesen ve çok kazananların vergisini affeden bir hükümetin tercihinin açık olduğunu görüyoruz. Hükümet zengini sevmektedir” dedi.

 

“ÇOCUKLAR İÇİN ADALET İSTİYORUZ”

Ancak ülkedeki yoksulluğa, ölümlere dikkat çeken Sevgi Başkavak, “Fadime Nefes, Funda Peri, Aslan Miraç, Masal Işık, Aras Bulut… İzmir'in Selçuk ilçesinde fakirlikten can veren çocuklarımızın yaşam ve sağlık hakkı için aşı yapmamız, topuk kanına bakmamız, hastalanınca ilaç vermemiz yetmediği için gelirde ve vergide adalet istiyoruz… Anlıyor musunuz?

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV)tarafından hazırlanan çocuk yoksulluğu raporuna göre, Türkiye’de çocuk yoksulluğu kişi başına gelir baz alındığında artış eğilimindedir. Yaş gruplarına göre ayrım yapıldığında, 0-2 yaş bebekler ve 3-14 yaş çocuklarda yoksulluk oranı 2017’de %36,8 iken 2022’de bu oran %41,4’e yükselmiştir. 2023’te yayımlanan istatistiklere göre ise 0-17 yaş grubunda 7,03 milyon çocuk yoksulluk yaşamaktadır. Kişi başına gelir dikkate alındığında, ortanca gelirin yüzde 60’ının altında yaşayan çocukların yoksulluk oranı yüzde 42,2; yoksul çocuk sayısı ise 9 milyon 590 bin olarak hesaplanmaktadır.

Gelirde ve vergide adaletsizlik eşitsizlik derin fakirleşmeye neden olmakta ve toplumun en korumasız kesimlerinden olan çocukları daha olumsuz etkilemektedir. Bunu hem yapılan istatistik çalışmalardan hem de her gün muayene ettiğimiz çocuk hastalarımızdan görüyoruz.

 

“EZİYET YÖNETMELİĞİNE KARŞI SAĞLIK ÇALIŞANLARININ YANINDA YER ALAN HALKIN ÖNÜNDE KİMSE DURAMAZ!”

Birinci basamak sağlık hizmet alanında çalışanların toplumla bağı güçlüdür. Sosyal yapısı gereği halkla iç içe olan birinci basamak sağlık çalışanlarının sorunlarına halkın duyarlılığı diğer sağlık birimlerine göre daha fazla olduğunu biliyoruz. Yaklaşık son bir ay içinde aile sağlığı merkezleri çalışanlarına dayatılan ödeme ya da diğer adıyla “Eziyet Yönetmeliğine” karşı çalışanların sürdürdüğü mücadeleye, üç günlük iş bırakmaya halkın içten sahip çıkması bu yönetmeliğin meşruluğunu ortadan kaldırmıştır. 

Bir yandan sağlık çalışanlarının ve halkın yaşadığı yoksulluk, sağlık alanını saran bebek öldürmeye varan çeteleşmeler, sağlık çalışanlarına dayatılan eziyet yönetmeliği, halkın sağlık hakkını istismar ederek yaratılan ticari kar ortamı, yeterli ve nitelikli sağlık hizmeti alamayan halkın yaşadıkları artık dayanılmaz hale gelmiştir.

 

“2-6 ARALIK 2024 TARİHLERİNDE 5 GÜNLÜK GREV VAR”

Maliye Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarının taleplerine kayıtsız kalarak bir tercihte bulunuyor. Ancak bilinmelidir ki haklı olan talepler için yapılan iş bırakmalar ve diğer meşru eylemler sonuç alınana dek devam edecektir. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve birinci basamak sağlık hizmet alanında örgütlü meslek emek örgütleri ‘Eziyet Yönetmeliğinin’ geri çekilmesi için 2-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük G(ö)REV eylemini ikinci kez yapmak zorunda kalacak.

Toplumun sağlık hakkı için yaşam koşulları herkese ayrımsız olarak yeterli ve tam olarak kamu olanaklarıyla sağlanmalı; sağlık hizmetleri ticari ortamdan arındırılmalı ve herkese eşit şekilde ücretsiz olarak sunulmalıdır.

Tüm sağlık çalışanlarına güvenceli iş, güvenli ortamda, emekliliğine yansıyacak tek kalemden oluşan, performansa dayalı olmayan, insanca yaşamaya yetecek kadar ücret ödenmelidir.

Sağlık çalışanlarından yapılan yüzde 35 vergi kesintilerinden vazgeçilip her ay sabit kalmak koşuluyla en fazla yüzde 15 vergi kesintisi yapılmalıdır” diye konuştu.