DEM Parti Mersin İl Başkanlığı, “Ekmek ve adalet” sloganıyla, SGK önünde yaptığı basın açıklaması ile bütçe görüşmelerine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “2025 bütçesi savaş, özel şirketlere kıyak ve yoksula daha derin bir yoksulluk vaat ediyor!” tepkisi verdi.
Hediye Eroğlu
TBMM’de 2025 yılı bütçe görüşmeleri devam ederken Mersin’den tepki yükseldi. DEM Parti Mersin İl Başkanlığı, “Ekmek ve adalet” sloganıyla, SGK önünde yaptığı basın açıklaması ile bütçe görüşmelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ÖZEL SEKTÖR VE SERMAYEYE SAĞLANAN KOLAYLIKLARA DİKKAT
Parti İl Eş Başkanı Bedriye Kuş, mecliste görüşülecek olan 2025 bütçe planlamasında dikkat çeken en önemli noktanın özel sektör ve sermayeye sağlanan kolaylıklar olduğunu söyledi. “Türkiye ekonomisi 2025’te özel şirketlerden alacağı 3 trilyondan vazgeçti” diyen Kuş, “Vergi affı, teşvik ve destekler sadece zaten zengin ve sermaye sahibi şirketlere uygulanacak. Yoksul halk ve kamu emekçilerine ayrılan, eğitim ve sosyal projelere ayrılan kısım ise toplam bütçede “devede kulak” kalıyor.
Kamu emekçileri sayısı artarken aldıkları oran gittikçe düşüyor. Zaten işsiz ve derin yoksulluk içindeki halkımız ise daha da derin bir sefalete sürüklenecek. İlköğretim, orta öğretim, lise düzeyindeki okulların durumu milli eğitime ayrılan payla daha da kötüleşecek. Yüksek öğrenimin hakkıyla yapılması için hiçbir umut yok. Emekliler ve engelliler için ayrılan pay o kadar düşük ki onların da hayatı çok daha zor olacak. Her şeyden önemlisi yine belli şirketlere kar sağlamak dışında bir amacı olmayan savaş politikası devam edecek. Bütçede savunma adı altında savaşa ve sadece yandaş ve akrabaların karının devam etmesine yarayacak her şey mevcut.
Kayyımlarla mücadele ettiğimiz bugünlerde geçmiş dönemlerden kalma kayyımların borç batağına sürüklediği belediyeleri hatırlatmak istiyoruz. Nereye harcandığı belli olmayan belediye bütçeleri halklara, kadınlara ve kentlere ayrılması gereken bütçenin birkaç kişinin lüksü ve şatafatı için telef edilmiştir. Bu nedenle kayyım mücadelesinde ısrar etmenin ekonomik mücadelenin ayrılmaz bir parçası olduğuna inanıyoruz.
“2025 BÜTÇE PLANLAMASININ ÖZETİ: SAVAŞ, SÖMÜRÜ VE SEFALET DEVAM EDECEK”
Faizin artması ve enflasyonun düşmesi ile ekonominin dengeleneceği haberi bütçedeki adaletsizliğin maskesi. Bugüne kadar tahmin ettiği hiç tutmayan Merkez bankası yöneticileri kendi maaşlarını bekledikleri faiz oranının kat kat üstünde arttırdı. Hükümet, Merkez bankası ve ekonomi arasındaki ilişkiler ve Türkiye’deki hukuki ve siyasi dengesizlik, ekonomik açıdan da daha dengesiz ve zor günlerin kapımızda olduğunu gösteriyor. Yoksulun derdiyle hiç ilgilenmeyen hükümet, “etki ajanlığı” gibi uygulamalarla hukuksuzluk ve adaletsizliği daha da sınırsız hale getirmeyi planlıyor. En ufak bir muhalefete ve aykırı sese izin vermeyerek ülkenin kaynaklarını istediği gibi kullanmaktan başka bir programı yok.
Kira artışını ve market fiyatlarını enflasyonun düşmemesinin nedenleri olarak sıralayan Ekonomi Bakanlığı adeta Türkiye halkıyla dalga geçiyor. Kamuda buna dair bir sınırsızlık varken, birden fazla dairesi, kira geliri ve de yüksek gelirli sermayedarları rahatlatacak 2025 bütçe planlaması ne getirebilir? Merkez Bankası “kira gelirinin benimle ilgisi yok, kira yükseldikçe enflasyon düşmez” demiş. Bu ne demektir? Kiranın ya da market ve çarşıdaki ürünün artışına dair bir sınırlama yoksa kiralar daha da artacak. Hükümet ve Merkez Bankası gelirini kat kat arttıracak olan bütün gayri menkul ve sermaye sahiplerine cennet gibi bir ülke vadederken, emekçiye, yoksula ve dar gelirliye daha da artan oranda vergiler yükleyecek. Üstelik yoksulu, emekli ve emekçiyi daha da ezecek vergi arttırımları sınırsız. Henüz oranı bile belli değil. 2025 bütçe planlamasının özeti: Savaş, sömürü ve sefalet devam edecek” dedi.
YOKSULLUK DAHA DA DERİNLEŞECEK!
Ülkede her geçen gün yeni bir korkunç haberle uyanıldığını da dile getiren Bedriye Kuş, “Yoksulluk, sefalet ve çaresizlik çocukların hayatına mal oluyor. Sokaklarda gezip dilenen çocukların başına gelenleri anlamaya çalışırken, anneleri hurda toplamaya giden beş çocuğun yanması haberini duyuyoruz. Kimse bize ailelerin sorumsuzluğunu temel sebep olarak göstermesin. Hükümet ekonomik planlamasını sınırlı sosyal yardımlarla yoksulun en konforsuz ve sefil bir seviyede kalması, yandaş sermayedarların ise daha da zenginleşmesi üzerine yapmakta ısrarlı. Kira artışı ya da fiyat artışı yaparken zengini sınırlamayan hükümet, yeri gelince de bu artışlar yüzünden enflasyonu düşüremiyorum diyerek bizimle dalga geçiyor. Yoksullara sadaka ve sus payı olarak verilen sosyal yardımlar çocukları her geçen gün daha da güvencesiz ve insanlık dışı bir durumda bırakıyor. Sosyal projelere, eğitime, kadınlara ve güvencesiz çalışanlara hiç pay ayırmayarak giderek artan Türkiye toplumsal yapısını ahlaki, sosyal ve eğitim açısından daha çökertmek istiyor. Yeter ki kimse sesini çıkarmasın. Ülkemizin savaş politikası nüfusun gittikçe artmasına neden oluyor. Hemen her yerde giderek artan güvencesiz işçi sayısı insanların birbirine olan sabrını ve kızgınlığını körüklüyor. Toplumsal ve ahlaki değerlerin yozlaşmasına neden oluyor.
“İNSAN ONURUNA YARAŞIR EKONOMİK VE SOSYAL KOŞULLARA SAHİP OLMASI İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ”
Ekmek ve adalet için çıktığımız bu yolda her türlü zorluğa karşı emekçiden, dar gelirli ve dezavantajlı olandan yana politik duruşumuzdan vazgeçmiyoruz. DEM Parti olarak bizler; kapitalizme, emek sömürüsüne, yolsuzluğa, talana, gelir dağılımındaki uçuruma, açlığa ve yoksulluğa karşı işçi ve emekçilerin insan onuruna yaraşır ekonomik ve sosyal koşullara sahip olması için mücadele ediyoruz. Asgari ücretin dört kişilik bir ailenin tüm ihtiyaçları gözetilerek yoksulluk sınırının en az yarısı olacak şekilde ve tümüyle vergiden muaf tutularak belirlenmesi ve emekli maaşlarının yoksulluk sınırının üzerinde olması için herkesin insan onuruna uygun şekilde yaşayabileceği bir iş ve gelire sahip olabilmesi için mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz.
NE YAPILMALI?
Asgari ücret yoksulluk sınırının en az yarısı olacak şekilde belirlensin. İşsizliği önlemek için kamusal istihdam garantisi ve desteği sağlansın. İşsizlik Fonu’nu yalnızca işçiler ve işsizler yararına kullanılsın. Her türlü güvencesiz istihdama son verilsin, herkese güvenceli iş ve gelir güvencesi sağlansın. En düşük emekli maaşı en az yoksulluk sınırının yarısı düzeyine çıkartılsın. Emeklilere en az 25 bin lira bayram ikramiyesi verilsin. Tüm kamu emekçilerinin ve emeklilerinin 3.600 ek gösterge hakkını derhal sağlansın. İş cinayetlerinde ölmek istemiyoruz. İşçi sağlığı ve güvenliği koşulları tavizsiz uygulansın. Kamusal hizmetlere erişimde ve tüm alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alınsın. Kadın istihdamındaki cinsiyet temelli ayrımcılığı ortadan kaldıracak önlemler alınsın. Her mahalleye ücretsiz kreş açılsın. Tarlada, atölyede, evde kayıtsız çalışan kadınlara güvence ve eşdeğer işe eşit ücret sağlansın. Ev içi emeği görülmeyen kadınların sağlık ve emeklilik primleri bütçeden ödenerek emekli olmalarını sağlansın. Gençlere yönelik aktif istihdam politikalarını hayata geçirip, genç işsizliği ortadan kaldırılsın. Eğitim kamu kaynaklarıyla finanse edilsin ve “ücretsiz” olsun. Tüm engelli gruplarına şartsız olarak temel yurttaşlık geliri ödensin. Kamuda engelli istihdamı kotası yüzde 10’a yükseltilsin. Engellilerin tüm destek araç ve gereçlerini ücretsiz olarak karşılansın. Küçük esnafın vergi, sigorta primi ve banka borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılsın. 18 Yaşını geçmiş geliri olmayan/belli bir gelirin altındaki herkese insan onuruna yaraşır bir yaşam için temel gelir sağlansın. İhtiyaç sınırına kadar elektrik, su, doğalgaz, kömür ve internet ücretsiz olarak sağlansın. Şehir içi toplu taşımayı ücretsiz olsun.
Yoksul ailelerin okul giderleri kamu tarafından karşılansın. Yoksul ailelere kira desteği sağlansın. Sağlık hizmetleri herkes için nitelikli, erişilebilir, anadilinde ve tamamen ücretsiz sağlansın. Kamusal kaynaklarla bölgesel eşitsizlikler ortadan kaldırılsın. Büyük sermayeye uygulanan vergi muafiyeti, istisnası, indirimi ve vergi aflarına son verilsin. Bütçedeki ‘vergi harcamaları’ kalemi kaldırılsın. Kâr, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıklar kaldırılsın
Rantlar ve büyük servetler vergilendirilsin. Servete ve gelire göre artan oranlı bir vergi sistemi oluşturulsun. Yandaş derneklere, vakıflara yapılan ödemeler, durdurulsun. Halka ait kaynakların, israf ve şatafat için harcanmasına son verilsin. Savaş politikalarından vazgeçilsin, savaşa ve güvenlik harcamalarına akan kaynaklar azaltılsın” diye konuştu.