İş kazalarına her geçen gün bir yenisinin eklendiği Mersin Serbest Bölgesi’nde son olarak 22 yaşındaki Eren S.’nin ölümü ile işçilerden güvenlik isyanı geldi! DEV TEKSTİL Genel Merkez Yöneticilerinden Fatma Alökmen, bölgede İSG tedbirlerinin formaliteden ibaret olduğunu savundu. Alökmen, “Bölgede yapılacak denetimlerden patronların bir gün öncesinden haberdar olduğunu bilmekteyiz. Denetimler de böyle geçiştirilmektedir” dedi.
Hediye Eroğlu
Mersin Serbest Bölgesi’nde iş sağlığı ve güvenliğinin yeterince sağlanmadığına yönelik tepkiler artarak sürüyor.
Bugün 382 firmada 10 bini aşkın işçinin bölgede son olara geçtiğimiz günlerde bir tekstil firmasında çıktığı demir askılıktan boynunun üstüne düşen 22 yaşındaki Eren. S, hayatını kaybetti. Olay anı iş yerinin güvenlik kamerası tarafından görüntülendi.
Eren S.’nin ölümü ile işçilerden güvenlik isyanı geldi! Sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar ile bölgede kölelik düzeyinde yaşanan insani olmayan vahim durum gözler önüne serildi.
“GÜVENLİK 0, GÜVEN 0. ADALET, GÜVEN İSTİYORUZ”
Bir işçi, “Çalışıyoruz güvenlik 0, güven 0. Adalet, güven istiyoruz. Mersin Serbest Bölge araştırılsın, güvenlik kusurları kapatılsın. Her kontrole geldiklerinde lavaboya peçete koyarlar, kontrol bitince peçete kalmaz sıvı sabunlar bildiğin su sondajı kanala vurmuşlar leş gibi kokuyor” yorumu ile dikkat çekti.
Bir başka işçi ise, “Bölgede 2 asansör kazası yaşandı. Bir hafta önce de gömlekleri astığımız borulardan dengesini kaybederek hayata göz yuman 22 yaşındaki bir kardeşimiz oldu. Tekstil de çalışıyoruz memur değiliz evde kalsak paramız yatmaz işe gitsek köpek gibi..” paylaşımında bulundu.
“HAK İHLALLERİ PATRONLAR TARAFINDAN BİN BİR ÇABAYLA SAKLANIYOR”
Mersin Serbest Bölge’de örgütlü Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL) Genel Merkez Yönetimi adına Fatma Alökmen, gazetemize özel açıklamalarda bulundu.
Birkaç gün önce Mersin Serbest Bölge’de ölümlü bir “iş kazası” yaşandığını anımsatan Alkömen, “Starlıne Konfeksiyon’da çalışan Eren Seyhan, 12 Ekim günü demir askılıklardan düşmesinin ardından yaşamını yitirdi. Çok üzücü bir şekilde hayatını kaybeden bu işçi kardeşimizin düşüş anının çok yaygın bir şekilde çeşitli medya organlarında yayımlandığına tanık olduk. Çalışma yaşamında işçilerin karşılaştığı hak ihlalleri patronlar tarafından bin bir çabayla saklanırken, bizzat şikâyetçi işçiler baskı görürken, hatta bu nedenle işten atılırken bu ‘iş kazası’ anı vefat eden işçinin ailesinin ne düşüneceği bile hesaba katılmadan iş yeri kamerası görüntülerinden derlenerek dolaşıma sokuldu” dedi.
“GÖRÜNTÜLERİN YAYILMASINDAKİ AMAÇ; İŞÇİ HATALI SAVUNMASI”
Öncelikle buradaki amacın işçilerin dikkatsizliği, kendileri önlem almadığı için ‘iş kazalarının’ gerçekleştiği algısının kuvvetlendirilmek istenmesi olduğunu savunan Fatma Alökmen, “Oysa iş güvenliği tedbirleri esas olarak patronların sorumluluğundadır. Nasıl ki işçiler çalışma saatlerini kendi isteklerine göre belirleyememektedir, aynı şekilde iş kazalarına yönelik alınması gereken tedbirlerde patronların sorumluluğundadır. Daha çok iş çıkartmak için ‘hadi hadi’ baskısıyla çalıştırılan, üç işçinin yapacağı iş tek bir işçiye yüklenirken işçi nasıl önlem alabilir ki? Yani işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinden sorumlu olan patronlardır.
“ÖNLEMLERİN ALINIP ALINMADIĞINI DENETLEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ DEVLETE AİTTİR”
Bu önlemlerin alınıp alınmadığını denetleme yükümlülüğü de devlete aittir.
Mersin Serbest Bölge’de bulunan tekstil fabrikalarında gördüğümüz gerçek (ki bu başka fabrikalar içinde geçerlidir) olası iş kazası riskine dikkat etmeksizin kendisine verilen görevi en hızlı bir şekilde yerine getiren işçinin ‘iyi işçi’ olduğudur. İşçilerden beklenen kendilerine verilen işin ne kadar kısa sürede bitirildiği, ne kadar çok iş çıkardığıdır.
Zaten durum böyle olmasaydı işçi sağlığı ve işçi güvenliği tedbirleri gerçekten alınır, bu tedbirler gerçekten denetlenirdi.
“İSG TEDBİRLERİ ASLINDA BİR FORMALİTEDEN İBARET”
İSG tedbirleri aslında bir formaliteden ibarettir. İşçilere verilmesi gereken eğitimler işçilere verilmiş gibi imza attırılmaktadır. Yani hepsi kâğıt üzerindedir. Veriliyorsa bile bu eğitim en fazla 15-20 dakikalık bir süredir. Bu sürelerde üretim aksamasın diye çoğu zaman işçilerin dinlenme saatlilerine denk getirilmektedir.
İş kazalarına yönelik tedbir amaçlı uygulamalar böyle iken denetimler söz konusu olduğunda da farklı bir tablo yoktur” diye konuştu.
“DENETİMLERDEN BİR GÜN ÖNCE HABERDAR OLUNUYOR”
Ayrıca önemli iddiaları da gündeme getiren DEV TEKSTİL Genel Merkez Yönetimi adına Fatma Alökmen, şunları söyledi: “Mersin Serbest Bölge’de yapılacak denetimlerden patronların bir gün öncesinden haberdar olduğunu bilmekteyiz. Denetimler de böyle geçiştirilmektedir.
Türkiye’nin genelinde ciddi anlamda işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunu var. Mersin Serbest Bölge’de de tablo bu durumdan farklı değil. Hatta çok daha fazla sorun var. İrili ufaklı birçok iş kazası yaşanmakta. Ancak işçiler işten atılma korkusuyla yaşanan kazalara sessiz kalabiliyor. Kayıtlara bu yüzden geçmiyor.
“SERBEST BÖLGE’YE HASTANE YAPILSIN”
Sendikamız işçi sağlığı ve işçi güvenliği konusuna dikkat çekmek için geçtiğimiz yıllarda, yine yaşanan bir başka ölümlü ‘iş kazası’ sonrası ‘Mersin Serbest Bölge’ye Hastane İstiyoruz’ talebiyle kampanya başlatmıştı. Toplanan imzalar sonrasında, her ne kadar talebimizi tam karşılamasa da serbest bölgeye bir sağlık merkezi açıldı. Küçük ölçekteki iş kazalarına yönelik ilk müdahalelerin yapılabildiğini bizzat sendika üyelerimizin yaşadıklarından biliyoruz.
Ancak asıl problem bu iş kazalarını gerçekleşmeden önlemektir. Aslında uygulanması kolay tedbirlerle bu ‘iş kazaları’ önlenebilir. Son olarak Amasra’da yaşanan işçi katliam da bir kez daha göstermiştir ki “iş kazaları” kader değil alınmayan önlemlerin sonucudur”.