Modern-bilimsel eczacılığın kuruluşunun 184. Yıldönümünde Mersin Eccazı Odası’ndan, “Sürdürülebilir sağlık sistemi için eczacı şart!” çağrısı geldi.
Mersin Eczacı Odası, 14 Mayıs Eczacılık Günü dolayısıyla bir dizi etkinliğe imza attı. İlk olarak Mersin Cumhuriyet Alanı’nda düzenlene tören ile Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu gerçekleştirildi. Eczacıların geniş katılım sağladığı tören sonrası oda binasında bir basın açıklaması yapıldı.
MODERN ECZACILIK 184 YAŞINDA
Mersin Eczacı Odası Başkanı Uzm. Ecz. Özgün Sağır, gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir” sözünü anımsatarak, “Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının büyük bir kahramanlık öyküsü ile kazandığı vatan topraklarımızda cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlarken; 14 Mayıs 1839 yılı itibariyle başlayan ve bugün hala Atatürk’ün gösterdiği ışıkla bilimin peşinde devam ettiğimiz modern-bilimsel eczacılığın kuruluşunun 184. Yıldönümü” dedi.
DEPREMDE DE GÖREVEMİZİN BAŞINDAYDIK
6 Şubat’ta asrın felaketi olarak meydana gelen deprem ile ülke ve vatandaşların derinden sarsıldığını da dile getiren Sağır, felakette 44 meslektaşları ve 21 eczacılık fakültesi öğrencisi başta olmak üzere yakın çalışma arkadaşları eczane teknisyenlerinin de aralarında olduğu, resmi rakamlara göre 51 bin canın yitirildiğini anımsattı.
“Buradan bir kez daha meslektaşlarımıza, eczacılık fakültesi öğrencilerimize, eczane teknisyenlerimize ve yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz” diyen Özgün Sağır, “Elbette halk sağlığını ilgilendiren her toplumsal olayda olduğu gibi bu olayda da halk sağlığını korumaya ve iyileştirmeye yemin etmiş bir meslek grubu olarak biz eczacılar; deprem felaketinin yaşanması sonrası sadece birkaç saat içerisinde yardım kampanyası başlatarak tamamını yalnızca eczacıların finanse ettiği ve 8 Şubat tarihinde 8 adet ile başlayıp sayısı 28’e ulaşan sahra eczanelerini kurduk. 74 gün boyunca eczacılık hizmeti, büyük bir özveri ile gönüllü eczacılarımızın, eczacılık fakültesi öğrencilerimizin ve eczane teknisyenlerimizin katılımı sayesinde aksatılmadan yürütüldü.
İlk günden itibaren gerek depremin gerçekleştiği illerde bulunan meslektaşlarımız gerekse yurdumuzun dört bir yanından gelen gönüllülerimiz depremin etkilediği bölgelerde kurduğumuz sahra eczanelerimizde 7 gün 24 saat ücretsiz ve kesintisiz ilaç hizmeti verdi” diye konuştu.
ECZACILARA İLAÇ DESTEĞİ VERİLMEDİ, ÇADIRLAR PARAYLA SATILDI
Eczacılar bu hizmeti sunarken tarihten gelen yardımlaşma geleneğinin yozlaştığına şahitlik ettiklerini de belirten Başkan Sağır, Kızılay’ı eleştirerek, “İhtiyaç duyulan çadırların biz eczacılara da, bu ülkenin ‘en büyük insani yardım kuruluşu’ tarafından satıldı. Biz eczacıları her durumda yok sayan sayın Sağlık Bakanımızın deprem bölgesine giden ilaç yardımlarında bizlere hiçbir desteği olmadığı gibi sürecin içinde verilen hizmeti hızla sahiplenmeye çalışması ise çok manidardır. Buradan bir kez daha hatırlatıyoruz ki; Afetlerde ve acil durumlarda ilaca ve sağlık ürünlerine güvenli erişim için eczacı şart. Ülkenin dört bir yanında 7/24 kesintisiz ilaç-eczacılık hizmetleri için Eczacı Şart” ifadelerini kullandı.
ECZACILAR YOK SAYILDI
Üzerlerindeki beyaz önlüklerimizden adını alan ‘Beyaz Reform’ adı altında yürürlüğe giren yönetmeliğe de tepki gösteren Sağır, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Maalesef eczacılar bir kez daha yok sayıldı. Tüm sağlık çalışanlarının taban ve teşvik katsayıları güncellenirken, kamu eczacılarının oranları sabit kaldı. Büyük eczacı mitingine sayılı günler kala yapılan değişiklik ise, ağza bir parmak bal çalmaktan öte değildi. Beyaz reformdaki mantık, 5502 sayılı yasadaki değişiklikte de kendini gösterdi ve Kamu Eczacılarımız eşit işe eşit ücret kapsamı dışında tutularak yok sayıldı. Kamuda görev yapan meslektaşlarımızın bu ülkede refah bir seviyede yaşayabilmesi için başta ekonomik şartları ve özlük hakları acilen düzenlenmelidir.
O nedenle bir kez daha hatırlatıyoruz ki; Hastanelerde akılcı ilaç politikaları uygulamak için eczacı şart. Hakkaniyetli, eşitlikçi ve sağlık çalışanları arasında iş barışını önceliklendiren bir yaklaşım için, sürdürülebilir bir sağlık sistemi için eczacı şart.
“GELEN ZAMLAR SADECE İLAÇ FİRMALARINA YARAMAKTA”
2022 yılında ilaç fiyatlarına 3 defa zam gelmiştir. Dışarıdan bakıldığında, zamlar serbest eczanelerimiz adına olumlu gibi görünse de 2004 yılında yürürlüğe giren ilaç fiyat kararnamesindeki kademeli karlılık metodu sebebiyle karlılığımızı düşürmekten başka bir fonksiyonu olmamıştır. Gelen zamlar sadece ilaç firmalarına yaramaktadır. Asıl olan ilaç fiyat kararnamesinin günümüz şartlarına uyarlanması ve olası olumsuz ekonomik durumlarda eczacıyı korumasıdır. Bu uyarlama aynı zamanda ilaç yokluklarını engelleyerek yeni bulunan ilaç moleküllerinin ülkemizde bulunmasını sağlayacak, dolayısıyla halk sağlığını koruyacaktır. Yaşanan ekonomik sıkıntılardan ilaçta payını aldı. İlaç stratejik bir üründür ve bu politikalardan bağımsız olmalıdır. Bir yandan sağlık otoritesi Sağlık Bakanlığı, diğer taraftan sağlığı finanse eden Sosyal Güvenlik Kurumu arasında sıkışıp kalan sektör, artık imdat çığlıkları atarken bu durum maalesef halkımıza da ilaç yoklukları ve yüksek ilaç fiyat farkları olarak yansımakta.
İLAÇ YOKLUKLARI İLE MÜCADELE EDİLMELİ
Ve diyoruz ki; Uygun maliyetli ilaçlara ve farmasötik bakım hizmetlerine erişim için, ilaç yoklukları ile mücadele için eczacı şart.
Plansızlığın ve popülizmin bir diğer sonucu ise ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarının halidir. Her meslek grubunda olduğu gibi eczacılıkta bundan nasibini aldı ve 1997 yılında 7 olan eczacılık fakültesi sayısı 2022 yılında 60’a ulaştı. Yeni açılan fakülteler ile birlikte devamlı olarak artan kontenjanlar da sorunun büyümesinde ki bir diğer faktördür. 2015 yılında 2082 olan kontenjan, 2022 yılında 4393 oldu. Amaçsızca ve niteliksiz olarak yükselen eczacılık fakültesi sayılarının yanlışlığı defalarca dile getirilmiş olmasına ve artışın durması sözü verilmiş olmasına rağmen maalesef alt yapıdan yoksun ve yetersiz eğitim kadrosuyla açılan eczacılık fakülteleri tabela fakültesi olmaktan öteye geçememiştir.
Bizler kontenjanların azaltılmasını, yeterli alt yapı veya eğitim kadrosu olmayan fakültelerin kapatılmasını, buralarda görev alan akademisyenlerimizin yerli ve milli ilaç sanayisi için kurulacak Ar-Ge merkezinde çalışmalarını istiyoruz ve savunuyoruz ki; İlaç geliştirme ve üretiminde ülke kapasitemizi artırmak için eczacı şart.
“SORUNLARIMIZ VAR AMA UMUDUMUZ DA VAR”
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana, eczacılık mesleği ülkemizin sağlık sektöründe önemli bir yol kat etmiş, halk sağlığının korunması ve iyileştirilmesi adına üstün bir çaba harcamıştır. Eczacılar bugün olduğu gibi yarın da halkımızın sağlığına hizmet etmek adına tüm gücüyle çalışmalarına devam edecektir.
Sorunlarımız var ama umudumuz da var. Kamuda, sanayide, akademide, eczanede hizmet üreten bizler hep birlikte hareket edersek, daha çok dayanışma gösterirsek her türlü sorunun üstesinden geliriz. Biz eczacılar umudumuzu taze, mücadele gücümüzü diri tutmak zorundayız ve bunda kararlıyız.”