Köy Enstitüleri’ne ihtiyacımız var

17 Nisan 2023 Pazartesi 17:40

Eğitim Sen Mersin Şube Eğitim Sekreteri Müzeyyen Kara, Köy Enstitüleri’nin 83. kuruluş yıl dönümü kutlanırken Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal yapısının oluşumuna çok değerli katkıları olan Köy Enstitüleri pratiğinin eksikliği, eğitim sisteminin büyük bir çöküşün eşiğine getirdiğini söyledi.

Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde belirleyici roller oynayan ve 17 Nisan 1940 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 83’üncü yılı kutlanıyor.

Bu kapsamda Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Mersin Şubesi, bir basın açıklaması yaptı.

Sendika binasında yapılan açıklamayı okuyan Şube Eğitim Sekreteri Müzeyyen Kara, önemli mesajlar verdi.

 

YÜZYILIN İHMALİ, YÜZYILIN ORGANİZASYONSUZLUĞU…

“6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerde, onbinlerce insanımızın öldüğü, yüzbinlerce insanımızın yaralandığı, milyonlarcasının başka illere göç ettiği bir dönemdeyiz” diyerek sözlerine başlayan Kara, depremlerin doğal afet olduğunu ancak iktidar sözcülerinin ‘yüzyılın felaketi’ dediği depremlerde yaşanılanı, yüzyılın ihmali, yüzyılın

Böylesine zor bir dönemde, Köy Enstitüleri’nin 83. kuruluş yıl dönümünü kutladıklarını aktaran Müzeyyen Kara, “Türkiye nüfusunun yüzde 80’inden fazlasının köyde yaşadığı, ülke nüfusunun büyük bölümünün okuma yazma bilmediği bir dönemde, ‘Eğitim üretim içindedir’ şiarını ilke edinerek kurulan Köy Enstitüleri, üretime ve kalkınmaya yönelik öğrenimi temel alan önemli ve tarihsel bir deneyim olarak Türkiye’nin tarihinde önemli bir yer almıştır.

Köy Enstitüleri kırsal yörede toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlamak; bu alarla ilgili gerekli insan gücünü yetiştirmek için kurulan temel eğitim kurumları olmuştur. Köy Enstitüleri deneyiminin ülkenin öğretmen yetiştirme sistemine yaptığı somut katkılar, aradan geçen zamana rağmen günümüzde de hatırlanmaktadır” dedi.

 

EĞİTİM VE BİLİM SİYASİ İKTİDARIN HEDEFİNDE

Bugünün siyasi iktidar tarafından hedef haline getirilen ve eğitim biliminin temeli olan laik ve karma eğitim sistemine dayanan Köy Enstitüleri’nde okutulan dersleri de anımsatan Kara bunların yüzde 50’sinin kültür, yüzde 25’inin tarım ve yüzde 25’inin de teknik derslerden oluştuğunu hatırlattı.

Toplumcu bir anlayışla kurulan Köy Enstitüleri’nin aynı zamanda tarım işler ve sağlık ocakları olarak toplumsal işlevler görmüş, çeşitli tohum ve tarım araçlarının ilk denemelerinin yapıldığı yer olduğunu aktaran Müzeyyen Kara, Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal yapısının oluşumuna çok değerli katkıları olan Köy Enstitüleri pratiğinin eksikliğinin, eğitim sisteminin büyük bir çöküşün eşiğinde olduğunu günümüzde çok daha yakından hissettirdiğini belirtti.

 

KÖY ENSTİTÜLERİNİN EKSİKLİĞİ DAHA İYİ ANLAŞILMAKTA

“Köy Enstitüleri’nin zengin ders içeriği, benimsediği öğretmen yetiştirme ve eğitim modelinin ne kadar önemli ve değerli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır” diyen Müzeyyen Kara, “Günümüzde ise laik ve bilimsel eğitime yönelik tehditler artarken, okullarımız dini vakıf ve derneklerin kuşatması altına alınmış, öğrencilerimiz bizzat Milli Eğitim Bakanlığı eliyle cemaat ve tarikatların kucağına itilmiştir ve her olağan üst durumda uzaktan eğitime geçilmiştir. Eğitim emekçileri sağlıklı koşullarda çalışamamakla birlikte çeşitli kategorilere ayrılarak, esnek, güvencesiz ve angarya çalışma kıskacına alınmaktadır.

 

83 YIL ÖNCE BUGÜN ARASINDA EĞİTİM NİTELİĞİNDE FARK BÜYÜK

Köy Enstitüleri’nin en önemli özelliklerinden birisi, günümüz Türkiye’sinin bir türlü kurtulamadığı eleştirmeyen, sorgulamayan, ezbere dayalı ve sınav merkezli eğitim sistemine değil, gerçek anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecini ilke edinen bir eğitim-öğretim ortamı yaratmayı hedeflemiş olmasıdır. Eleştiren, sorgulayan bireyler yetiştirmeyi hedefleyen Köy Enstitüleri’nde ezberci değil, analitik düşünen, bilimsel, demokratik ve laik eğitim anlayışı benimsenmiştir. Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun üzerinden 83 yıl geçmiş olmasına rağmen, dönemin zor koşullarındaki eğitimin niteliği ile günümüz Türkiye’si arasında olumsuz anlamda çok büyük farklar olması düşündürücüdür.

 

“EĞİTİM SİSTEMİ, İKTİDARIN İDEOLOJİK HEDEFLERİ DOĞRULTUSUNDA BİÇİMLENDİRMEK İSTENİYOR”

Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu zorlu koşullar ve uluslararası dinamiklerin etkisi sonucunda Köy Enstitüleri soğuk savaş politikalarına kurban edilip kısa süre içinde kapatılmıştır. Köy Enstitüleri’nin kapatılmasını takip eden süreçte, özellikle 1950’li yıllarda bu önemli eğitim deneyimi önce yatılı öğretmen okullarına, ardından yatılı okullara, sonra da normal lise eğitimine yayılarak zaman içinde işlevsiz hale getirilmiş ve hızla etkisizleştirilmiştir.

Köy Enstitüleri’nin kapatılması, Türkiye’nin çağdaş, laik ve bilimsel değerlerle buluşması ve aydınlanma sürecinin ciddi anlamda kesintiye uğramasına neden olmuştur. Geçmişte Köy Enstitüleri’ni kapatan ve yarattığı tüm olumlu izleri silmeye çalışanlar, bugün laik bilimsel eğitime savaş açarak, karma eğitim karşıtı uygulamalara göz yumarak eğitim sistemini iktidarın ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmek istemektedir.

Eğitim Sen olarak, 83. yılını kutladığımız Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıktığımızı bir kez daha ifade ediyor, Köy Enstitüleri tarafından hayata geçirilmeye çalışılan toplumcu ve aydınlanmacı eğitim felsefesinin tüm eğitim kurumlarında uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz” diye konuştu.

  Köy Enstitüleri’ne ihtiyacımız var