Emek Partisi Milletvekilleri ABD yapımı F-35 savaş uçağı parçalarını taşıyan Nexoe Maersk adlı kargo gemisinin Mersin Limanı’na uğrayacak olmasını TBMM gündemine taşıdı. Milletvekilleri, Türkiye limanlarının bu sevkiyata açılmasını eleştirdi.
HEDİYE EROĞLU
Emek Partisi Milletvekilleri İskender Bayhan ve Sevda Karaca, ABD yapımı F-35 savaş uçağı parçalarını taşıyan Nexoe Maersk adlı kargo gemisinin 28 Nisan’da Mersin Limanı’na uğrayacak olmasına tepki göstererek, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi sundu.
Milletvekilleri, geminin Lockheed Martin tesislerinden aldığı parçaların, Gazze’yi bombalayan Nevatim Hava Üssü’ne gönderildiğine dair bilgiler kamuoyuna yansımışken, Türkiye limanlarının bu sevkiyata açılmasını eleştirdi.
Bayhan ve Karaca, önergenin gerekçesinde şu tespitte bulundu: “Tek adam iktidarı geçtiğimiz haftalarda BM’de 52 ülkeyle birlikte İsrail’e silah ambargosu çağrısı yaparken, şimdi aynı iktidar Mersin Limanı’nı ölümcül bir sevkiyata açıyor. Bu sadece bir çelişki değil, aynı zamanda iktidarın Filistin halkına sahte dostluk gösterileriyle emperyalist işbirliğini perdeleme çabasıdır.”
“İSRAİL’E GİDEN İLK GEMİ BU DEĞİL'”
Bayhan ve Karaca, Nexoe Maersk olayının ilk olmadığını hatırlattı. 11 Kasım 2024’te yine Mersin Limanı’na uğrayan Mario A adlı bir başka gemi, ABD’den aldığı askeri mühimmatı İsrail’in Hayfa Limanı’na taşımıştı. Üstelik bu geminin, Türkiye merkezli bir denizcilik şirketine ait olduğu ortaya çıkmasına rağmen, hiçbir yaptırım uygulanmadı.
“BU SORULAR YANIT BEKLİYOR”
Bu durumun, Türkiye limanlarının fiilen İsrail’in savaş lojistiğine entegre edildiğinin göstergesi olduğunu vurgulayan milletvekilleri, Fidan’a şu soruları yöneltti: “F-35 parçalarını taşıyan Nexoe Maersk’in Mersin Limanı’na girmesine neden izin verildi? Bu sevkiyatın durdurulması için hangi adımlar atıldı?
Nexoe Maersk'e dair “soykırıma ortaklık” tepkilerine rağmen neden sessiz kalındı? Bilgiler kamuoyundan neden gizleniyor?
11 Kasım’da Mersin’e gelen Mario A adlı gemiyle ilgili denetim veya yaptırım uygulandı mı? Uygulanmadıysa, bu durum silah ambargosu çağrılarıyla nasıl bağdaşıyor?
ABD ile stratejik askeri ortaklık sürerken, Filistin halkına nasıl “gerçek dostuz” denilebiliyor?
Hükümet ABD’yi İsrail’in suç ortağı olarak gösterirken, neden İncirlik Üssü’ne dokunmuyor? Neden bu üsse karşı çıkan halkın karşısına polis çıkarılıyor?
İsveç’in NATO üyeliğine verilen onay ve ardından gelen F-16 satış süreci, hükümetin Filistin yerine emperyalist devletlerin savaş planlarını öncelediğini göstermiyor mu?
Erdoğan’ın 11 Nisan 2025’te “İsrail terör devletidir” demesine rağmen İsrail’le ilişkilerin sürmesi, bağımsız dış politika iddialarıyla nasıl açıklanabilir?
TİCARET DURDURULMADI, ÇELİŞKİLER BÜYÜYOR
2023 boyunca Türkiye’nin İsrail’e 5,43 milyar dolarlık ihracat yaptığını, Mart 2024’te bu rakamın 437 milyon dolara ulaştığını hatırlatan Bayhan ve Karaca, Ticaret Bakanlığı’nın 2 Mayıs 2024’te duyurduğu “durdurma” kararının da fiilen delinmekte olduğunu vurguladı. “Filistinli ithalatçılara istisna” gerekçesiyle sevkiyatların sürdüğünü belirttiler.
Bayhan ve Karaca, önergede şu vurguyu yaptı: “İşçiler, emekçiler her zaman Filistin halkıyla gerçek bir dayanışma sergilemiştir. Ancak iktidar, meydanlarda 'İsrail terör devletidir' diye bağırırken arka planda ABD ve İsrail’le işbirliğini sürdürmektedir."
“FİLİSTİN HALKINA YÖNELİK SOYKIRIM DEVAM ETMEKTE”
DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca da, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na İsrail'e silah taşıyan ve Mersin Limanı'na Gelmesi Beklenen Maersk Gemileri hakkında soru önergesi verdi.
“Filistin halkına yönelik soykırım devam etmektedir” diyen Koca, “Gazze Şeridi’ne sıkıştırılan milyonlarca Filistinli soykırımcı İsrail Devleti’nin saldırılarıyla yaşamlarını yitirirken on binlerce Gazzeli yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmaktadır.
Soykırımcı İsrail Devleti’nin gerçekleştirdiği soykırım tüm dünyada tepki toplarken dünya genelinde İsrail ile süren ticari ve diplomatik ilişkilerin durdurulmasına yönelik büyük kampanyalar düzenlenmektedir.
Ancak İsrail Devleti ile ticari ilişkilerin bir türlü sonlandırılmaması İsrail Devleti’nin tecrit edilmemesi beraberinde soykırımın bir biçimiyle sürmesine kapı aralamaktadır. Örneğin son günlerde Filistin halkıyla dayanışma çağrısı yapan halkların dikkat çektiği bir olay bu duruma örnek teşkil etmektedir.
“SİLAH GEMİLERİNİN 2 MAYIS TARİHİNDE MERSİN LİMANI’NDA OLMALARI BEKLENMEKTE”
Danimarkalı nakliye şirketi Maersk’e ait Maersk Detroit ve Nexoe Maersk gemileri, ABD’deki Lockheed Martin tesislerinden F-35 parçaları yükleyerek İsrail’in Hayfa Limanı’na doğru yola çıkmıştır. Gemiler rotalarını belirlemiş, gemilerin daha önce bu soykırımcı devlete mühimmat taşıyan Mario A gemisinde olduğu gibi, Mersin Limanı’na da uğrayacakları görülmüştür. Gemilerin 2 Mayıs tarihinde Mersin Limanı’nda olmaları beklenmektedir. Gemilerin taşıdıkları kargoları buradan İsrail’in Hayfa Limanı’na ulaştıracakları ve nihayetinde bu kargoların son durağının Nevatim Hava Üssü olacağı ifade edilmektedir. Söz konusu üssün Gazze’deki Filistin halkını hedef alan hava bombardımanların yönetildiği ana merkez olduğu bilinmektedir.
İsrail ile ticari ilişkilerin sonlandırıldığını her fırsatta ifade eden AKP hükümetinin bu duruma izin veriyor oluşu büyük bir çelişki yaratmaktadır” dedi.
MİLLETVEKİLİ KOCA’DAN CAN ALICI SORULAR
Bu gelişmeler ışığında Milletvekili Koca, Bakan Uraloğlu’na şu soruları yöneltti; “Her fırsatta İsrail ile tüm ticari ilişkilerin sonlandırıldığını ifade eden hükümetiniz, söz konusu silah taşıyan iki geminin Mersin Limanı’na yanaşmasını engellemek için bir girişimde bulunmuş mudur?
52 ülkeyi bir araya getirerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması için tedbir isteminde bulunmuş olan Türkiye’nin bu sevkiyata izin veriyor olmasının gerekçesinedir?
BM Genel Kurulu’nun 18 Eylül 2024 tarihli kararı tüm devletlerden İsrail’e silah takviyesinin durdurulmasını talep etmektedir. Bu bağlamda uluslararası hukukun ihlali söz konusudur. Bu konuda bakanlığınızın bir girişimi var mıdır?
Yine Uluslararası Soykırım Suçunun Önlenmesi Sözleşmesi kapsamında da soykırımda bulunan ülkelere silah tedariki bir suç olarak tanımlanırken söz konusu sevkiyatta Mersin Limanı da kullanılarak yapılması karşısında soykırım suçuna ortak olunmaması için bakanlığınızın bir girişimi olmuş mudur?
Söz konusu gemiler Mersin Limanı'nda başka yüklemeler yapacak mıdır?”