Son olarak pestisit kalıntısı iddiasıyla Polonya’dan gönderilen limonlar Türkiye’de bir kez daha özleri üretime çevirdi! Türkiye’nin narenciye deposu Mersin’de de gündemin öne çıkan konusu kalıntı sorununun çözümü için ZMO Şube Başkanı Prof. Dr. Okan Özkaya’dan somut öneriler geldi.
Hediye Eroğlu
Türkiye’nin 2023 yılında 7,9 milyon ton olan narenciye üretiminin 1,7 milyon tonun üreten Mersin’de, Avrupa’dan pestisit kalıntısı iddiasıyla geri gönderilen ürünler nedeniyle gözler bir kez daha üretime çevrildi.
Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatının yüzde 25’ini karşılayarak birinci sırada yer alan Mersin’in özellikle ihracatta öne çıkan ürünlerinden olan limonda son olarak Polonya’dan pestisit tespiti haberi gelmesi endişeleri arttırdı.
“ÜRÜNLERDE KALABİLEN PESTİSİT KALINTILARI ÖNEMLİ BİR TEHDİT”
Gelişmeleri gazetemize değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Prof. Dr. Okan Özkaya, öncelikle pestisit kalıntılarının tespitine ilişkin teknik ve bilimsel yaklaşımlara dikkat çekti.
İlk olarak pestisit kalıntılarının önemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Okan Özkaya, “Pestisitler, tarımsal üretimde zararlı organizmaların kontrolü için kullanılan kimyasallardır. Ancak, hasat sonrası ürünlerde kalabilen pestisit kalıntıları hem gıda güvenliği hem de çevre sağlığı açısından önemli bir tehdit oluşturur. Pestisitlerin tespiti, ürünlerin güvenilirliğini sağlamak, ticari standartları karşılamak ve insan sağlığını korumak için kritik öneme sahiptir” dedi.
“AB ÇOK SIKI MRL DEĞERLERİNE SAHİP, GIDA ÜRÜNLERİNDE PESTİSİT KALINTILARINI DÜZENLİ OLARAK KONTROL EDER”
Pestisit kalıntılarının limitleri ve yönetmeliklerine ilişkin de önemli bilgiler veren Başkan Özkaya, “Birçok ülke, pestisit kalıntıları için Maksimum Kalıntı Limiti (MRL) belirlemiştir.
Avrupa Birliği: Çok sıkı MRL değerlerine sahiptir ve gıda ürünlerinde pestisit kalıntılarını düzenli olarak kontrol eder. Codex Alimentarius: Uluslararası ticaret için MRL’leri belirler. Türkiye’de; Türk Gıda Kodeksi, pestisit kalıntı limitlerini düzenler.
Türkiye, hem Avrupa Birliği (AB) hem de Codex Alimentarius’u yakından inceler, gerekli koşulları ülkemiz şartlarına göre düzenlemektedir” diye konuştu.
“FARKLI BİLİM DALLARINDAN HERKES BU KONUDA KONUŞMAKTA AMA KONUNUN MUHATABI ZİRAAT MÜHENDİSLERİDİR”
Son olarak “Pestisit Kalıntı Sorunu Nedir ve Nasıl Çözülür?” sorusuna cevaplayan Prof. Dr. Okan Özkaya, şunları söyledi: “Şunu üzüntü ile söylemek istiyorum, yazarlar, tıp doktorları, farklı bilim dallarından herkes bu konuda konuşmaktadır. Bu konunun muhatabı Ziraat Mühendisleridir.
Türkiye polikültür üretim yapan bir ülkedir. Akdeniz kıyı şeridinden örnek verecek olursak örtü altı üretim, erkenci sert çekirdekli meyveler (şeftali nektarin), turunçgiller, Trabzon hurması gibi meyve türlerinin, sebze ve bağın aynı havza içerisinde olduğunu görülebilmektedir. Bu ürünlerin hastalık ve zararlılarına karşı biyolojik ve biyoteknik yöntemler kullanılsa da bazen kimyasal yani bitki koruma ürünlerinin kullanıldığı mücadele metodları zorunlu hale gelebilmektedir. Bu durumda ülkemizin belirlediği ruhsatlı ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçların kullanımında uygun ekipman ve uygun doz uygulanmalıdır.
Bunun dışında her bitki koruma ilacı sonrasında belirtilen bekleme sürelerine yani ilaç uygulaması ile hasada kadar geçen sürede bekleme sürelerine dikkat etmek gerekmektedir.
YAN PARSELDEN BİLE BULAŞABİLİYOR!
Ülkemizden ihraç edilen ürünlerde son günlerde Avrupa Birliği sınırlarında yapılan analizlerde çıkan kalıntı problemi çok tartışılır bir durum haline gelmiştir. Bu durumu açıklamak için farklı argümanları göz önünde bulundurmak gereklidir.
Yukarıda bahsedildiği üzere ülkemiz polikültür üretim yapan bir yapıya sahiptir. Bu konuda yan parsellerden oluşacak bulaşımların tümü Maksimum Kalıntı Limiti olan 0.01 ppm mg/kg düzeyine neden olabilen önemli bir unsurdur. Dolayısı ile ihracata giden ürünlerde çapraz bulaşıma neden olabilecek tüm alanların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
“TÜRKİYE’DE RUHSATLI OLAN BİTKİ KORUMA İLAÇLARININ AB MEVZUATI İLE UYUMLU HALE GETİRİLMELİ”
Avrupa Birliği bazı ürünlerde hastalık ve zararlılara karşı pestisit kullanımı neredeyse sıfırlamış bulunmaktadır. Avrupa Birliğinde nar üretiminde neredeyse hiçbir ilaç ruhsatlı değil veya çok düşük Maksimum Kalıntı Limitine (MRL) sahiptir. Halbuki farklı ürün gruplarında örneğin turunçgiller ile narın ortak zararlıları bulunmaktadır. Bu türlerde MRL değerleri nardan daha yüksektir.
Dolayısı ile Avrupa Birliğine ihracatta asıl konulardan biri mevzuat gereği AB’ye uygun ürün yetiştirmek veya Türkiye’de ruhsatlı olan bitki koruma ilaçlarının AB mevzuatı ile uyumlu hale getirilmesi gelmektedir.
İhracata giden her partiden mevzuata uygun sıklıkta işleme sonrasında kalıntı analizi için numune alınmaktadır. Bu numune yerine her üreticinin ürününü pazarlamadan önce analiz yaptırması ve bunu sunması gerekmektedir. Bunun için analiz laboratuvarlarının serbest piyasa rekabetine açık olması ve bu analizlerin devlet tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Bu en önemli kriterlerden biridir.
“ZİRAAT MÜHENDİSLERİNE DAHA ÇOK YETKİ VERİLMELİ”
Sonuç olarak mevcut durumda pazara göre üretimin şekillenmesi ve biyolojik biyoteknik uygulamaların yaygınlaştırılması gerekmektedir. Standardizasyon için iyi tarım uygulamalarının şart koşulması en önemli konulardan biridir. Bu sertifikanın alınması için ürünler analize gitmekte ve sonuç olarak analizli ürünler piyasaya sunulmaktadır. Ziraat mühendislerine daha fazla yetki verilmeli ve mümkünse özel sorumlu zorunlu ziraat mühendisliği ofisleri kurulmalıdır. Bu şekilde ürünlerin tüm süreçlerini izleyecek sorumlu ofisler oluşturulmalıdır. AB kalıntı limitleri, yetiştiricilikte uygulamalar, hastalık ve zararlılar ile mücadelede gerekirse öncelikle ziraat mühendislerinin öncülüğünde eğitimler gerçekleştirilerek üreticilerin sorunları giderilmelidir.
Son olarak bazı yasaklı ilaçların veya sahte ilaçların piyasada olduğu sürekli sosyal medyada yer almaktadır. Bu konu tamamen adli bir konu olup bunun bulunması ve ortaya çıkarılması için adli kanallar kullanılmalıdır.”