Mersin’in Silifke ilçesi Tisan Mahallesinin yapılaşmaya açılmasını mahkemeye taşıyan mimar ve mühendisler; 1,5 yılın sonunda ‘davaya taraf olma hakkı’ olmadığı gerekçesiyle devre dışı kaldı! Mimar ve mühendisler, “Geçen 1,5 yıllık süreçte, inşaatın tamamlanmasına göz yumulurken bizler bilirkişi incelemesi gibi işlemlerle oyalandık” tepkisi verdi.
HEDİYE EROĞLU
Mersin’in Silifke ilçesi Tisan Mahallesinde bulunan yarımadaya 1079 adet villa, 12 dükkân ve bir otel yapılmasına karşı Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Mersin İl Koordinasyon Kurulu’nun (İKK) mücadelesi sürüyor.
İnşaatları yargıya taşıyan TMMOB Mersin İKK, gelinen süreçle ilgili düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyunu bilgilendirdi.
Mimarlar Odası Mersin Şubesinde düzenlenen basın toplantısında Mersin İKK Sekreteri ve Makina Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı İsmail Oğuz, sürece dair açıklamalarda bulundu.
“KONUT VE OTEL İÇİN İMAR VERİLEN PARSELLER SAHİL ŞERİDİNDE KALIYOR, BU KIYI KANUNA AYKIRI”
Silifke İlçesi Hacıishaklı Mahallesi 3067 ve 3068 parseller için, Silifke Belediyesi tarafından 2023 yılı Mart ayında toplam 180 bin metrekare inşaat alanına sahip 139 konut ve 20 bin metrekare inşaat alanına sahip bir otel projesi için yapı ruhsatı verildiğini anımsatan Oğuz, “Ancak bu parsellerin sahil şeridinde kaldığı ve kısmi yapılaşma kararı alınmaksızın söz konusu parsellerde, imar durumu ve ruhsat düzenlenmesi Kıyı Kanunu'na aykırıdır. Bu nedenle ruhsatların iptali için 2023 yılı Mart ayında yani ruhsatın verildiği ay dava açılmıştır.
Bu süreçte, ruhsatlara açılan davamıza ek olarak, ruhsata esas planlara ilişkin de müdahil olduğumuz dava süreci devam etmektedir. Planlara ilişkin davada bilirkişi incelemesi sonrası Mersin Üniversitesi’nden akademisyenlerin yer aldığı bilirkişi heyeti planın kıyı kanununa aykırı olduğu yönünde lehimize değerlendirme yapmıştır.
“BİLİRKİŞİ İNCELEMESİNİN YAPILMASI 1 YIL SÜRDÜ”
Mersin 1. İdare Mahkemesi, ruhsatlara ilişkin davada 2023 yılının Kasım ayında keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar vermiştir. Bu süreçte, çeşitli üniversitelerden harita mühendisi, çevre mühendisi ve şehir plancısı gibi uzmanların bilirkişi olarak bildirilmesi talep edilmiştir; ancak daha önce aynı bölgedeki planlar için lehimize görüş veren bilirkişi heyetinin yer aldığı Mersin Üniversitesi bu üniversiteler arasında yer almamaktadır. Bilirkişi heyetinin kurulmasından sonra, 2024 yılının Nisan ayında Tisan'da keşif ve bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmiştir. Plana ilişkin devam eden davada yer alan bilirkişi raporu da bu inceleme sırasında heyete sunulmuştur. Ancak bölgeye gidildiğinde, inşaatın çoktan başlamış olduğu da görülmüştür. Faras TİSANİA, ‘Bir Akdeniz Kasabası’ sloganıyla lansman yaparak konut satışlarına devam ederken, ruhsata ilişkin açılan davada bilirkişi incelemesinin yapılması 1 yıl sürmüştür.
RAPORDA ÖNEMLİ TEKNİK HATALAR VAR
Yapılan inceleme sonucunda, Şehir Plancısı Fatih Kurt, Harita Mühendisi İsmet Aytekin ve Şehir Plancısı Ulaş Bahri Çetinkaya’dan oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda önemli teknik hatalar tespit edilmiştir. Bu rapor, alenen aleyhimize sonuçlar doğurmak üzere düzenlenmiştir. Söz konusu rapor hakkında yaptığımız itirazda, başlıca şu hususlara yer verilmiştir: Dava konusu parsellerin bulunduğu alan için Yeşilovacık ve Silifke Belediyeleri tarafından daha önce kısmi yapılaşma kararı alınmadığı, parselde 2023 yılına kadar yapılaşmaya başlanmadığı ve bu nedenle yeni bir yapı ruhsatı düzenlenemeyeceği görüldü. Yeşilovacık Belediye Meclisi'nin 1993 yılında onayladığı plan revizyonunda, onaylı kıyı kenar çizgisinden etkilenen alanlar için Kıyı Kanunu'na uygun bir plan kararı oluşturulmadığı görüldü.
Bilirkişi raporunda, dava konusu 3067 parselin sahile uzaklığının 200 metre olduğu ve bu nedenle kısmi yapılaşma için bir gerekçe bulunmadığı sonucuna varıldığı, ancak, bu görüşün Kıyı Kanunu'na aykırı olduğu ve kısmi yapılaşmanın kanunda yer aldığı şekliyle onaylı kıyı kenar çizgisinin kara yönündeki 100 metrelik mesafeyi dikkate alarak uygulanması gerektiği görüldü.
Ruhsata esas imar planında, 'Mevzuat hükümlerinde belirlenen koşullara göre ilçe belediyesince kısmi yapılaşma kararı alınmadan, sahil şeridinde kalan ada ve parsellerde bu plana göre imar durumu ve yapı ruhsatı düzenlenemez. Söz konusu bölgede imara ilişkin tüm uygulamalar 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre yapılır.' hükmü yer almasına rağmen, bu hükmün uygulamada göz ardı edilip uygulanmadığı hususlarına itiraz edilmiştir.
MERSİN MİMAR VE MÜHENDİSLERİNE ’TARAF DEĞİLSİNİZ’ DENİLDİ
İtirazımızın ardından yeni bir bilirkişi heyeti kurulmasını ve konunun yeniden incelenmesini beklerken, Mersin 1. İdare Mahkemesi, önceki süreçleri, bilirkişi raporunu ve itirazımızı göz ardı ederek ilginç bir karar vermiştir.
Mahkeme, dava konusu parseller için verilen yapı ruhsatlarının yalnızca doğrudan etkilenen komşuları ilgilendireceğini belirterek, TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu olarak bu davada taraf olma hakkımızın bulunmadığına karar kılmıştır.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nun 2. Maddesinde birliğin kuruluş amaçlarına yer verilmektedir. Bu amaçlar içerisinde meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak, meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı normları fenni şartnameleri incelemek, bunlar hakkında görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmek yer almaktadır.
TMMOB olarak mevzuata uygun olmayan plan kararının ve buna istinaden verilen ruhsatların tüm kamuoyunu ve gelecek nesilleri ilgilendiren bir mesele olduğunun bilincindeyiz; mesleki sorumluluğumuz gereği bu tür konularda kamuoyunu bilgilendirmek ve yasalara uygunluğu denetlemek zorundayız.
Mahkemenin bu kararı, hem hukuki süreçlere olan güvenimizi sarsmakta hem de kamu yararına aykırı bir durum oluşturmaktadır.
DAVA AÇILAN 1,5 YILLIK SÜREÇTE, İNŞAATIN TAMAMLANMASINA GÖZ YUMULDU
Silifke Belediyesi'nin verdiği yapı ruhsatları, Kıyı Kanunu'na aykırı olduğu gerekçesiyle tarafımızca yargıya taşınmıştır. Benzer şekilde, Mersin Limanı'nın genişlemesi, Polipropilen tesisi ve kentteki imar planlarındaki kat yükseklikleri gibi bilimsellikten uzak olan konular da yargıya taşınmıştı. Bu davaların birçoğu lehimize sonuçlanmıştır.
Bu davaların herhangi birinde bağlı bulunduğumuz birlik için ‘davada taraf olma hakkımızın bulunmadığı’ yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır.
Dava açıldığı tarihten itibaren geçen 1,5 yıllık süreçte, inşaatın tamamlanmasına göz yumulurken bizler bilirkişi incelemesi gibi işlemlerle oyalandık, buradaki asıl sorun ise yapı ruhsatlarının hukuka aykırılığı üzerinde yeterince durulmamasıdır. Eğer TMMOB'nin dava açma hakkı yoksa neden bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Neden dava ilk aşamada usulden reddedilmemiştir?
TMMOB'nin dava açma ehliyetinin tartışılması bile, hukuki sürecin başından itibaren belirsizliklerle, süreci oyalayarak uzattığının net göstergesidir.
Biz TMMOB olarak yasal yollardan kentin hakkını savunurken, göz göre göre bir suç işlenmiştir. Bu, sadece bir kent suçu değil, aynı zamanda geleceğimize ihanet etmektir. Bu nedenle, mahkemece verilen TMMOB’un davanın bir tarafı olamayacağı yönündeki kararın gerekçelerini detaylı bir şekilde inceleyecek ve hukuki yollarımızı kullanarak bu haksızlığa karşı mücadele edeceğimizi de sizlere bildirmek isteriz. TMMOB olarak bugüne kadar her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa ve suça karşı mücadele ettik ve mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.