Akkuyu Nükleer Enerji Santralı.
Kömürle çalışan çimento fabrikası.
Balık Çiftlikleri.
Maden sahaları.
Sahil dolguları.
Kimyasal fabrikaları.
HES’ler.
Alata.
Atatürk Parkını betonlaştırma.
Ve;
Parkın önüne konteyner alanı yaratma.
Tamamına Mersin halkı ezici bir çoğunlukla “hayır” diyor.
Siyaset ise “evet” diyor; Mersin’i boğdukça boğuyor.
Mersinli evet diyorsa, karşılığı hep “hayır” oluyor nedense.
Bu talana ve Mersin’i yok etme çabalarına karşı çıkanların karşısına ise yasaları koyuyorlar anında.
Neye el atsanız “yasalara uygun” cevabını alıyorsunuz.
Herkes “çalıyı nasıl dolanırız” derdinde.
“Kamu yararı nerede” diye soran yok.
“Anamı öpen kadı” tiyatrosu oynanıyor yıllardır.
Genel iktidar, yerel iktidar farketmiyor.
Mersin hep cezalandırılıyor.
Meslek hayatımızın yarısı Mersin’i korumak için mücadele etmekle geçti neredeyse.
Parça, parça erittiler cenneti.
Yasalara uydura, uydura.
Gözümüzün içine baka, baka.
Utanmadan, sıkılmadan.
Rantın hizmetkarı olmuş siyasiler baş roldedir bu yok etme operasyonunda.
Ve içimizdeki İrlandalı; STK’lar.
Muhalefet partili siyasileri es geçiyorum.
Güçleri yetersiz, niyetleri renksiz.
Ya iktidar partili siyasilere ne demeli!.
Bindikleri dalı kesiyorlar Mersin’e yaptıkları-yapmadıkları ile.
Mersin’i gözden çıkarmışlar sanki.
Bilsinler ki bir Mersinli olarak duygularımız karşılıklı.
**
Sevdiğim Laflar:
“SAĞILIR İNEĞİN BUZAĞISI KESİLMEZ!..”
ARŞİV YAZILAR