Yüksek faizle, kredilerle dönemiyoruz!





Tarih: 29 Aralık 2024 Pazar 13:52

Faiz oranlarında artık daha büyük miktarlarda indirim yapılması gerektiğini söyleyen MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, “Biraz rahatlamaya ihtiyaç var. KOBİ’lerimiz finansa erişemiyor. Bu kadar yüksek faizle, yüksek kredilerle dönemiyoruz. KOBİ’leri kaybettiğimizde çok şeyi kaybetmiş oluruz. Ülkenin KOBİ’lerini yaşatması lazım” uyarısı yaptı.

HEDİYE EROĞLU

 

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Kanal33 - İçel TV ortak yayınında Gündemin Nabzı Programı’nda Fatih Alkar’ın sorularını yanıtladı.

İlk olarak 2024 yılını değerlendiren Çakır, “Önemli bir coğrafyada yaşıyoruz. Yaşananlara rağmen biz olumsuz bakmak istemiyoruz. Şartlar açısından zor süreçlerden geçiyoruz ama geleceği de görmeye çalışmaya devam ediyoruz. Sadece bizim değil dünyada da zorluklar var” dedi.

 

“ROBOTLAR BİZİ KONTROL ALTINA ALACAK MI DİYE DÜŞÜNMEYE BAŞLADIK”

2024’e küresel olarak bakınca dünya genelinde sürekli gelişen bir yapay zekanın adını duyurduğuna dikkat çeken Başkan Çakır, “Hem mutlu oluyoruz hem korkuyoruz. Acaba işimizi elimizden alacak mı hayatımızı mı kolaylaştıracak. Bizi robotlar kontrol altına alacak mı diye düşünmeye başladık” ifadelerini kulandı.

 

2024 BÖLÜNME YILI OLDU

Ayrıca dünyada 2024’ün bloklara bölünme yılı olduğunu da dile getiren Hakan Sefa Çakır, “Artık herkes kendi bloklarını oluşturmaya başladı. Global ekonomiden bahsedilirken bloklar yılı oldu. Tarafsız olan İsviçre bir anda ben NATO’ya gireceğim dedi ve jeopolitik riskler oluştu. Avrupa’nın genel olarak ekonomisi zayıf ve verimi düşük. Avrupa ekonomisinin geleceğinde de karamsarlık var” dedi. .

 

EKONOMLERDEKİ DURGUNLUK, SAVAŞLARI GETİRİYOR

Dünyada verim ve yaşlanma sorunu yaşandığına vurgu yapan Çakır, bu durumun beraberinde durgunluk ve savaşları getirdiğini söyledi. “Bu durum Euro/dolar paritesini düşürüyor” diyen Başkan Çakır, konuşmasını şöyle sürdürdü: “1.10’lardan 1.04’e kadar geldi. Türkiye’yi bu da olumsuz etkiliyor çünkü ihracatımız ağırlık o bölgeye.

Çin’de yüzde 4 büyüme var. Orada inşaatla ilgili ciddi bir kriz yaşandı. Hükümet Çin’de inşaat ve ticareti ciddi desteklemesine rağmen yüzde 4 büyüdü. Halen tamamlanamayan inşaat projeleri var. Bu da olumsuz bir durum. Dünyayı da etkiliyor.

Hindistan da Orta Asya’nın en büyük ekonomilerinden. O da yüzde 5.4 büyüdü. Ciddi nüfus artışı var. Gelecekte artan nüfusundan kaynaklı Hindistan olumlu bir tablo çiziyor.

Dünyada genel olarak savaşlar, büyümede durgunluk var ve bölgemizde olumsuzluk var.

 

“ÜRETİMİ TEŞVİK ETMELİ, ARZI ARTIRMALI VE REKABET ŞARTLARINI OLUŞTURMALIYIZ”

Türkiye’de büyüme beklentisi yüzde 3 civarında. İşsizlik yüzde 8.8 civarında. Kredilendirmede taksitlendirmedeki kısıtlama krediye erişilebilir olmaktaki yavaşlama ciddi sorunlar getiriyor. Konkordato sayısında ciddi artış var. Bu da ülke ekonomisini kısıtlıyor.

Sanayide yıllık ortalama 3.1 gibi düşüş var. Bu da sanayi tarafımızda da olumsuz. Perakende de yüzde 15 büyüme var. Yüzde 45 enflasyon baz alınınca yüzde 15 büyüme çok olumlu görünmüyor. Cari işlemde Ocak – Ekimde yüzde 90 daralma var. 12 aylık kümülatifte 7.7 milyar düzeyine inmiş durumda. Türkiye’nin risk primi de 650’den 250’ye inmiş durumda. Bu da büyük avantaj sağlıyor. Net pozitife dönmüş durumda. Bu da dövizin tutulması, yükselmemesi için baskının rahatlaması açısından avantaj oluyor. Bu, enflasyonu düşürmek için kullanılan bir politika ama ihracat ve turizmi olumsuz etkiliyor.

Yapmamız gereken üretimi teşvik etmek, arzı artırmak ve rekabet şartlarını oluşturmak. Tekelciliğin azaltılıp rekabet şartlarını oluşturduğumuzda fiyatların aşağı inmesine sebep vereceğiz. Hem işverenler üzerindeki kamusal yüklerin hem de kamudaki yüklerin azaltılması lazım. Bunlar da bizi etkiliyor. Memur sayımız 6.3 milyon. ABD de aynı sorunu yaşıyor. Yeni hükümetin gelmesiyle yeni teknolojiyle dijitalleşmeyle bu sayının azaltılmasına yönelik çalışma olduğu söyleniyor.”

 

“RAHATLAMAYA İHTİYAÇ VAR. KOBİ’LERİMİZ FİNANSA ERİŞEMİYOR. BU KADAR YÜKSEK FAİZLE, YÜKSEK KREDİLERLE DÖNEMİYORUZ”

Yurt içine dönerek Merkez Bankası’nın politika faizi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Hakan Sefa Çakır, “Enflasyondaki bu seneki çıkacak enflasyon yüzde 47’lerde ama 45’le kapanacak görünüyor. Gelecekte hedeflenen enflasyon yüzde 22 görünüyor. Genel düşünce yüzde 30-35 konuşuluyor. Asgari ücrete de yüzde 30 zam yapılması bunu gösteriyor.

250 baz puan beklediğimiz rakam. Artık daha büyük miktarlarda indirim yapılmalı biraz rahatlamaya ihtiyaç var. KOBİ’lerimiz finansa erişemiyor. Bu kadar yüksek faizle, yüksek kredilerle dönemiyoruz. KOBİ’leri kaybettiğimizde çok şeyi kaybetmiş oluruz. Ülkenin KOBİ’lerini yaşatması lazım.

İthalatta düşme oldu. Yalnız ara malı ithalatında düşme oldu. Nihai mal ithalatında düşme olmadı. Bu durum üreticileri baskıladı. Bitmiş ürün getirerek üreticiye zarar veriyoruz. Ara malı ithal edince üretim oluyor. Hizmetteki enflasyon yüzde 70, mal ithalatındaki enflasyon yüzde 39. Demek ki rekabet ortamı yarattığımızda fiyatlarımızın aşağı gelmesini sağlıyor. Rekabeti artırıp, kamu yükünü azaltıp üretimi artırmalıyız.

Gelelim asgari ücrete. Asgari ücret bakınca ticari olarak işvereni memnun etmiyor çok diyorlar. Diğer taraftan işçi memnun olmuyor. İki taraf da kendi açısından haklı. Üretimi güçlendirmemiz lazım. Kimse memnun değil. Alım gücü artıracak tedbirler olmalı. Şu anda Türkiye’de asgari ücret 600 dolar. Mısır’da 110 dolar ve tekstil sektörü sıkıntı yaşıyor. Üretimi artıracak politikalarla biraz sabırlı olmalıyız.

2025 hepimiz için yine heyecanlı bir yıl olacak. Hepimiz dişimizi sıkarak geleceğe yürümeliyiz. Tabi işveren dişini sıkarken çalışanlar dişini sıkarken kamunun da dişini sıkıp tasarruf etmesi lazım. Ülke olarak tasarruf edince birlik ve beraberlikle bu zorluğu aşacağız çünkü önümüz çok parlak. Geleceğimiz çok avantajlı” dedi.

 

MERSİN, SURİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Suriye’de ki yeni bir süreci de yorumlayan MTSO Başkanı Çakır, çok olumsuz gelişmeler yaşandığını ama artık yeni duruma bakma zamanı olduğunu söyleyerek, Mersin’in, Suriye açısından önemine dikkat çekti. “Ciddi bir misafir ağırladık. Resmi rakamlara göre 4 milyon Suriye göçü oldu. Bir kısmı geri döndü” diyen Çakır, “Suriye’de yeni bir yapılanma olacak. Burada Türkiye başrolü üstlenecek. Türkiye için de Mersin için de avantaj.

Biz MTSO olarak hemen bir işbirliği yaparak ikili görüşmelerle nasıl katkı verebiliriz? Suriye ile ilişkilerimizi nasıl karşılıklı yardımla sürdürebiliriz birlikte hareket edeceğiz. Gelen misafirlerle güzel dostluk kurduk birbirimizin kültürünü öğrendik misafirlerimizle pozitif ayrımcılıkla orada da birlikte ticaret yapabiliriz. Artık Suriye’yi de biz kendi ülkemiz olarak görüyoruz. Kendi kardeşlerimizle birlikte orayı da kalkındırmamız ve karşılıklı ticaretimizi geliştirmemiz lazım” dedi.

 

“MERSİN’İN GÖZÜ HAVALİMANINDA”

Mersin’de yeni açılan Uluslar arası Çukurova Havalimanını da ele alan Çakır, “Tüm ilçe odaların toplantısı vardı. Silifke’deydik. Toplantı konusundan biri de destinasyonları artırmaktı. Uçak getirmekten önce yolcu bulmalıyız. Önce Ankara’ya gidiş gelişlerde sorun olduğu konuşuldu. Sabah gidip akşam dönecek hale getireceğiz. Erbil’e direkt uçuşları konuştuk sonra destinasyonları nasıl artırabileceğimizi konuştuk. İlgili havayolu şirketleri CEO’suyla Mersin’de bir çalıştay yapacağız. Mehmet Nane’nin önerisiydi zaten.

Markalaşmayı da atlamayalım. Nasıl dünya markası oluruz? Fransa’da bu işi çok profesyonel yapıyorlar. Yoğun tekstil yaparken Çin tekstil işine girince bizim rekabet şansımız yok marka ürünler yapmalıyız demişler. Fransa’nın meşhur markaları oluşuyor. Daha az ürünü daha pahalı satıyorlar. İtalya, Japonya bir marka. Bizim de ülkemizi mark ahaline getirmemiz lazım. Anadolu kendi başına bir marka.

THY bir gururumuz ama önce ülkeyi marka yapmamız lazım. Kaliteyi koruyarak. Nasıl markalaşacağımızla ilgili profesyonel bir eğitim almalıyız.

Havalimanından sonra butik otel sayısında artış görüyoruz. Suriye önemli potansiyel olabilir. Mersin’e olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Kenetlenip aynı dili konuşmamız lazım. Suriye’deki gelişmeleri Mersin olarak nasıl avantaja çevireceğiz birlikte hareket etmemiz lazım. Elimizde büyük imkanlar var. Mersin’i gelecekte bir Barcelona gibi dış ticaret kenti olan uluslararası düzeyde kent haline getirecek hazırlıklara başlamalıyız. Gelecek yakın bir gelecekte gelecek. Bunun için hazır olmalıyız. Festivallerimizle, halkımızla, fuarlarımızla Adana ile birleşerek, limanlarımızla olumsuz konuşmadan birlikte hareket ederek şehirde mutlu bir gelecek var. Buna inanın. Anadolu bir teknoloji merkezi olacak. Mersin de limanıyla çevresiyle iyi bir noktada olacak” dedi.