Akkuyu gerçekleri!...





Tarih: 11 Aralık 2024 Çarşamba 16:43

Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santraline yönelik eleştirin öne çıkan Ankara Milletvekili Deniz Demir, “Akkuyu’nun yüzde 51 hissesi Rusya kontrolündeki şirkete ait. Akkuyu bu açıdan dışa bağımlılığı azaltacak bir santral değildir” dedi.

HEDİYE EROĞLU

 

TBMM Genel Kurulu'nda; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesine ilişkin söz alan CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir, iktidarın enerji politikasını eleştirerek sektördeki özelleştirmelere tepki gösterdi.

 

AKKUYU NÜKLEER ENERJİ SANTRALİ ELEŞTİRİSİ

Mersin’de inşa edilen Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin yap-işlet-sahip ol modeliyle yapılmasını da eleştiren Milletvekili Demir, şu ifadeleri kullandı: “Sürdürülebilir kalkınma yerel ve yenilebilir enerji kaynakları yapılacak yatırımlar ile olur. Ne yazık ki mevcut politikalar tam tersine dışa bağımlılığı arttıran yerli teknoloji ve üretimi gerileten bir yapıda. Enerji santrallerinin ve altyapısının özelleştirilmesi kamunun kontrolünü azaltmakta ve vatandaşların  kaliteli enerji alma hakkını yok etmektedir. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali enerjide dışa bağımlılığımızın çarpıcı bir örneğidir.

 

“AKKUYU'NUN YÜZDE 51 HİSSESİ RUSYA KONTROLÜNDEKİ ŞİRKETE AİT”

Rusya'ya yüz yıllığına tahsis edilen santral hesaplamalara göre 60 yılda 284 milyar doları Rusya'nın kasasına aktaracak. Üstelik 15 yılda Hazine'den 38 milyar dolarlık bir garanti ödeme söz konusu. Bugün bütçesini görüştüğümüz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı kurumlardan Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu, nükleerin enerjinin dışa bağımlılığının azaltacağını, fiyatlarını düşüreceğini öne sürerek nükleer enerji propagandası yapmaktadır.

Ancak ülkemizdeki nükleer enerji faaliyetleri konusunda gerçekler oldukça farklıdır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin yapımı Rus şirketi tarafından yap-işlet-sahip ol modeliyle üstlenilmiştir. Akkuyu'nun yüzde 51 hissesi Rusya kontrolündeki şirkete aittir. Akkuyu bu açıdan dışa bağımlılığı azaltacak bir santral değildir.

 

“NÜKLEER SANTRALLERİN ELEKTRİK FİYATLARINI AZALTACAĞI İDDİASI YANLIŞ”

Nükleer santrallerin elektrik fiyatlarını azaltacağı iddiası yanlıştır. Akkuyu Nükleer Santrali için yapılan anlaşmada Rus şirkete yüksek fiyat ile alım garantisi verilmiştir. Bu sebeple Akkuyu vs. yüksek fiyatla alım garantisi verilen santraller Türkiye'de elektrik fiyatını yükseltecektir. Tüm bunlar göz önüne alındığında yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarımıza bütçe ayrılması gerekirken gelişmiş ülkelerin artık sırt çevirdiği nükleer enerji kaynaklarına bütçe ayırmak iş bilmezliktir. Bu haliyle yanlış enerji politikalarını besleyen bu bütçeyi kabul etmemiz mümkün değildir."

 

“EPDK, VATANDAŞIN HAKKINI SAVUNMAK YERİNE, ŞİRKETLERİN AVUKATLIĞINI YAPIYOR”

CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Nükleer Düzenleme Kurumu'nun yalnızca enerji piyasalarının düzenlenmesinden değil, aynı zamanda vatandaşını korumak ve güvenliğini sağlamaktan da sorumlu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:"AKP iktidarının enerji politikaları, ülkeyi enerji yoksulluğuna mahkum etmiş, dışa bağımlılığımızı artırmış ve vatandaşın cebini boşaltmıştır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, enerji piyasasını düzenlemekten çok, şirketleri kollamak için her şeyi yapıyor. Sayıştay raporlarına bakalım:  EPDK, elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı gibi kritik sektörlere kestiği milyarlarca liralık cezanın yüzde 90'ını tahsil edemediğini söylüyor. Bu rakam, 10 yıllık kazancına denk geliyor. Kesilen cezalar zaman aşımına uğramak üzereyken bile bir çözüm üretilmedi, tahsil edilmedi. Çünkü EPDK, vatandaşın hakkını savunmak yerine, şirketlerin avukatlığını yapıyor.  Elektrik dağıtım şirketlerinin kendi alt şirketlerine yüksek fiyatlarla yatırım ihaleleri verdiği, böylece aradaki karı cebine indirdiği tespit edilmiştir. Elektrik faturalarındaki fahiş artışların bir nedeni de yapılan bu oyundur.

 

“AKP İKTİDARI VATANDAŞA UCUZ ELEKTRİK VERMEK YERİNE, DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN KASASINI DOLDURMAYI TERCİH ETTİ"

Peki EPDK ne yaptı? Hiçbir şey. Elektrik faturalarındaki fahiş artışlar sadece enerji maliyetlerinden değil, dağıtım bedellerine yapılan zamlarla da ilişkilidir. AKP iktidarı vatandaşa ucuz elektrik vermek yerine, dağıtım şirketlerinin kasasını doldurmayı tercih etti. Sonuç olarak, AKP iktidarı enerji politikasını halkın değil, şirketlerin çıkarına göre yürütmektedir. Elektrik ve doğal gaza yapılan zamlar, milyonlarca vatandaşımızı faturalarını ödeyemez hale getirmiştir. Bu düzenin değişmesi şarttır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, enerji halkındır diyoruz. Türkiye'nin enerji politikasını bağımsız, şeffaf ve sürdürülebilir bir temele oturtacağız. İktidara geldiğimizde, güvenilir, ucuz ve çevre dostu enerji politikalarıyla halkımızın refahını artıracağız. Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılında vatandaşlarımızın hak ettiği aydınlık geleceği birlikte inşa edeceğiz."