Avukatlar yaptıkları basın açıklamasıyla, hapishanelerdeki hak ihlallerine dikkat çekti. Türkiye’deki en yoğun hak ihlallerinin hapishanelerde yaşandığını belirten ÖHD Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Güngör, sorumluları göreve çağırdı.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği(ÖHD) Mersin Şubesi Gözaltı - Hapishane Komisyonu, ÖHD Mersin Şubesi’nde yaptıkları basın açıklamasıyla cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları raporunu kamuoyuyla paylaştı. Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleri İle Yardımlaşma Derneği ve İnsan Hakları Derneği’nin(İHD) de katkı verdiği çalışmaya yönelik basın açıklamasını ÖHD Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Halil Güngör okudu.
EN FAZLA HAK İHLALİ HAPİSHANELERDE
ÖHD Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Halil Güngör, Türkiye hapishanelerinin ülke içindeki hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerlerden biri olduğunu ifade etti.
Hapishanelerin, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı birer işkence mekânları haline geldiğini söyleyen Güngör, “Sivil toplum örgütlerinin, ihlallerin tespitine dair uzun yıllardır sürdürdükleri mücadele çalışmaları ve bu ihlalleri periyodik bir şekilde kamuoyu ve ilgili kurumlarla paylaşımına rağmen, hapishanelerin bu gerçekliği ne yazık ki değişmemiştir. Türkiye Hapishanelerinde, halen yoğun olarak hasta ölümleri, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır. Oysa ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 5. maddesi ve ‘Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 7. maddesi, hiç kimsenin işkence veya diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılmayacağını öngörmektedir” diye belirtti.
HAPİSHANELER KAPASİTELERİNİ AŞTI
Türkiye’nin son yıllarda içinde bulunduğu süreçte yoğun tutuklamalar ile birlikte hapishanelerin kapasitelerinin aştığını belirten Güngör, “Cezaevlerinin mevcut kapasitelerinin aşılması ile mahpusların günlük yaşamlarını idame ettirebilecekleri uygun koşullar da ortadan kaldırılmıştır. Bu durum mahpusların hijyenik olmayan ortamda kalmalarına sebep olmaktadır. Cezaevlerinde kapasitelerin aşılması aynı zamanda yoğun sevklerin/sürgünlerin yaşanmasını da beraberinde getirmiştir. Mahpuslar, ailelerinden binlerce kilometre uzaktaki hapishanelere sevk/sürgün edilmiştir. Bu sevklerin/sürgünlerin sonucu olarak yüzlerce mahpusun da aileleriyle görüşme olanağı imkânsızlaştırılmıştır” dedi.
YAŞANAN HAK İHLALLERİ
Güngör, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini şöyle anlattı: “Sağlık hakkına erişim; kelepçeli muayene, revirde yeterli sayıda hekim bulundurulmaması, hastane gidiş gelişi öncesi ağız içi aramaların dayatılması gibi uygulamalarla engellenmekte ve ne yazık ki ziyaret edilen cezaevlerinin neredeyse tamamında öncelikli sorun olarak ifade edilmektedir.
Cezaevlerinde mahpusların çeşitli nedenlerle sevk/sürgünleri sırasında ters kelepçe takılması, cezaevi personellerinin ve kolluk kuvvetlerinin sözlü ve fiziki tacizlerde bulunması, demir tel örgülerle havalandırma yerlerinin kapatılarak gökyüzünü görmelerinin dahi engellenmesi, adi suç kategorisinde bulunun mahpus koğuşlarının cesaretlendirilerek gürültüye teşvik edilmesi ve rahatsız olan siyasi mahkûmların hiçbir talebinin dikkate alınmaması, saat başı aramalarla mahkumlara sürekli rahatsızlık verilmesi gibi birçok uygulama, ziyaret edilen tüm hapishanelerde ifade edilen sorunların bir kısmı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Birçok cezaevinde görüşe (açık ve kapalı) gelen mahpus yakınlarının cezaevi girişlerinde sürekli taciz boyutuna varan, sıkı bir şekilde ince aramaya kadar üstleri aranmaktadır.
ÖNERİLER VE ÇAĞRILAR
Güngör, yaşanan bu ve benzeri hak ihlallerine ilişkin ÖHD Mersin Şubesi’nin önerileri ve çağrılarını şöyle sıraladı: “Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasal güvence altındaki en temel haklardan olup mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı, tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalı, bu bağlamda sağlık koşulları sebebiyle tahliye olması gereken mahpusların, mevzuat ya da Adli Tıp uygulamaları gibi engellere takılmadan tahliyeleri sağlanmalıdır.
Yaşanan hak ihlallerinde denetim yetkisini yerine getirmeyen idari ve adli kurumlar sorumluluk sahibidir. Bu sebeple tüm idari birimlerin her kademesinin, denetim yetkisi bulunan idari kurumların ve yargı makamlarının, yine ilgili Bakanlıkların; ulusal ve uluslararası mevzuattan doğan sorumluluklarını yerine getirmeleri sağlanmalı, olumsuz ve hatta suç teşkil eden tutumlarının önüne geçmek için etkili bir denetim mekanizması oluşturulmalı; sorumlular hakkında idari ve adli soruşturma yürütülerek cezasızlığın önüne geçilmelidir.
Savunma hakkının, dilekçe hakkının, hak arama hürriyetinin etkin bir şekilde kullanılması hususu ceza hukuku açısından hayati derecede önem taşıdığından bu hakkı ihlal eden her türlü keyfi uygulamadan vazgeçilmelidir.
Denetimin ve şeffaflığın önemli bir unsuru olan baroların ve sivil toplum örgütlerinin hapishaneleri etkin bir şekilde ziyaretlerinin sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Yasal düzenleme yapılana kadar ise söz konusu kuruluşların bu konuya hassasiyet göstermesi ve komisyonlar kanalıyla ziyaretler yaparak kamuoyu oluşturması gerekmektedir.
Mahpusların yaşamlarını sürdürmeye devam edecekleri hapishanelerin bulunduğu yerin coğrafi koşulları ve iklim şartları gözetilerek oluşturulması ve yenilenmesi gerekir.Koğuşların içinde yer alan pencerelerin sayıca az olması da hava dolaşımını asgariye indirmiştir. Sıcaklığın yüksek olduğu bölgelerde klimaların sokulduğu ve talep edilen klimaların verilmediği; bu yüzden mahpusların zorlanacağı aşikardır.
Tecrit koşullarına son verilmeli ve hapishane koşulları düzeltilmelidir.”
AĞIR HASTA MAHPUSLAR
Son olarak ağır hasta mahpuslara da değinen Güngör, “ÖHD Mersin Şubesi üyeleri olarak; ağır hasta mahpusların durumları, hapishanenin fiziki koşulları ve mahpuslara hukuka aykırı gerçekleştirilen kötü muameleler, ihlal edilen hakları nedeniyle sorumlular hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiş bulunmaktayız.
Hapishanelerde süre gelen hak ihlalleri nedeniyle ulusal ve uluslararası hukukun gerektirdiği şekilde “bağımsız” denetim mekanizmalarının oluşturulması için devlet yetkililerini, Adalet Bakanlığını, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), TİHEK ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun göreve davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.