Binlerce hekimin yurt dışına gitmesi, emekli olması ve özel sektöre geçmesi nedeniyle halkın sağlık hizmeti alma hakkının tehlikeye girdiği belirtildi.
Haber Merkezi
Mersin Tabip Odası Başkanı Nasır Nesanır, hekimlerin yurt dışına gitme nedeni ve bu durumun neden olabileceği sorunlarla ilgili bir açıklama yaptı. Ülkenin demokrasi, barış, insan haklarından ve emekten uzaklaşmış ekonomik- politik atmosferi ve bu ekonomik- politik atmosferde 20 yıldır uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın hekimleri yurt dışına göçe zorladığını belirten Nesanır, “2019 Aralık ayından bu yana en az 4 bin hekim yurt dışına gitti ve bu sayının en az iki katı hekim ya emekli oldu ya da özel sektöre geçti. Bu süreç halkın sağlık hizmeti alma hakkını tehlikeye sokmuş durumda. Önümüzdeki dönem hekimlerin ekonomik ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapılmazsa tehlikenin boyutu artacaktır” dedi.
YURT DIŞINA GİDİŞTE DİKKAT ÇEKEN ARTIŞ VAR
Tıp öğrencileri dahil hekimlerin ana dil seviyesinde yapancı dillerini geliştirmeye çalıştığını anlatan Nesanır, “Hem tıp öğrencileri hem genç ve orta yaştaki hekimler ülkeden gitmeye çalışıyor. Genel cerrahi, beyin ve sinir cerrahisi, anesteziyoloji ve reanimasyon, acil tıp, çocuk sağlığı ve hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum gibi branşlarda yurtdışına gidenlerin sayısında dikkat çeken artışlar var. Tıpta Uzmanlık Sınavı tercihlerinde beyin ve sinir cerrahisi, kadın hastalıkları ve doğum, kalp-damar cerrahisi gibi branşlarda tercih sayısının son derece azaldığı göz önüne alınırsa durumun ciddiyetini daha iyi anlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
HEKİMLERİN YURT DIŞINA GİTMESİNİN 12 NEDENİ
Nesanır, hekimlerin yurt dışına gitme nedenlerini söyle sıraladı: “Emekliliğe yansıyacak temel ücret artışı talepleri karşılanmaması. Sağlıkta şiddetten arındırılmış çalışma alanları oluşturulamaması. Koruyucu sağlık hizmeti odaklı bir sağlık örgütlenmemesinin olmaması. 5 dakikaya indirilen hasta muayene sürelerinde doğru teşhis ve tedavi hizmetleri beklenmesi, 36 saati bulan nöbetler ve 7/24 süren icapçı nöbetleri. Mobingin bir sağlık yönetim enstrümanı olarak kullanılması. Tıbbi donanımı eksik sağlık kurumlarında çalışmak istememeleri. Hekimlerin tüm sağlık sistemindeki arızaların sorumlusu olarak hedef tahtasına konulması. Teşhis ve tedavide hata yapmanın kaçınılmaz olduğu koşullarda oluşan malpraktis durumunda yüzyüze geldikleri milyonlarca liralık tazminat davaları ile karşılaşmaları. Şehir-şirket hastaneleri politikasından vazgeçilmemesi. Tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminde niteliğinin bozulması. Ekonomik kriz ve yoksulluk sınırının altında çalışmaları, antidemokratik siyasal iklimde çalışmak istemedikleri; özlük haklarında gerileme.”