‘Kadına yönelik şiddet bir sistem sorunudur!’

22 Kasım 2024 Cuma 17:03

2021 Tüm Emekli- Sen Mersin Şubesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için sokağa inerek, “Tablo açıktır: Sorun, ‘erkek şiddetine’ sıkıştırılamayacak kadar bütünlüklü bir sistem sorunudur” dedi ve kadın mücadelesini büyütme çağrısı yaptı.

Ülkede her geçen gün artan kadına şiddete karşı bu defa emekliler sokağa indi. 2021 Tüm Emekli- Sen Mersin Şubesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için yağmur altında basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasını okuyan Sendika Kadın Sekreteri Sıdıka Gündüz, 25 Kasım’ın anlam ve önemine ilişkin bilgilendirme yaparak Latin Amerika’daki Dominik Cumhuriyeti’nde Rafael Trujillo’ün diktatörlüğüne karşı mücadele eden siyasi hareketin üyesi dört kız kardeş; Patria, Minerva, Maria ve Dedé Mirabal 25 Kasım 1960 tarihinde diktatörün resmi haydutları tarafından katledildiğini anımsattı. “Katliamdan bir yıl sonra diktatör Rafael Trujillo vurularak öldürüldü. Mirabal kız kardeşlerin anıları ve mücadelelerine en derin saygılarımızı sunuyoruz” diyen Gündüz, kadınların dünya çapında mücadelesinin bir sonucu olarak 25 Kasım’ın 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan edildiğini aktardı.

 

“'GÜNLER AĞIR, GÜNLER ÖLÜM HABERLERİYLE GELİYOR'”

“Her yeni güne en az bir, bazen daha çok kadın cinayeti düşüyor, şiddet ve istismarı sağır kulaklara duyurmak çok zor” diyen Sıdıka Gündüz, “Kadınlar ancak katledildiklerinde haber değeri taşıyorlar. Buna karşın öldürülen kadının aslında suçlu olduğunu, katili kışkırttığını empoze eden gerici bir söylem zihinlerimizi esir almaya çalışıyor.

Gericilik toplumsal yaşamımıza egemen olmaya çalışırken önünde en büyük engel olarak laikliği ve Cumhuriyet değerlerini görüyor. '’Kadın erkek eşitliği fıtrata ters'’ söylemiyle kadınları ikinci sınıf vatandaşlığa razı etmeye çalışıyorlar.

Bütün dünyada artan kadına yönelik şiddet sıralamasında ülkemiz yüzde 38 ile OECD ülkeleri arasında ikinci, çocuk yaşta evliliklerde Avrupa ülkeleri arasında birinci sıradadır. Çünkü istismar, şiddet, kadın cinayetleri cezasız kalmakta, failler “hukuk” eliyle korunmakta ve cesaretlendirilmektedir. Adalet Bakanlığı verilerine göre çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının sayısı 2022'de 2021'e göre yüzde 33 artmış, Türkiye cinsel istismar vakalarında son 15 yılda yaklaşık yüzde 400 artışla dünyada üçüncü sıraya yerleşmiştir.

Ülkemiz 146 ülke arasında cinsiyet eşitsizliğinde 129, kadınların eğitim hakkından yararlanmasında 99. ve iş gücüne katılımlarında 130. sıradadır.

 

“KADINLAR UCUZ, GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRILIRKEN YEDEK İŞ GÜCÜ OLARAK ‘EL ALTINDA’ TUTULMAK İSTENMEKTE”

Kadın işsizliği, TÜİK verilerine göre bile oldukça yüksektir. Kadınlar yoksulluğa itilmektedir, çünkü kadın emeği değersizleştirilmekte, eşit işe eşit ücret talebi görmezden gelinmekte, sömürü katmerlenmektedir. Kadınlar ucuz, güvencesiz çalıştırılırken yedek iş gücü olarak ‘el altında’ tutulmak istenmektedir.

Laikliğin tasfiyesiyle birlikte yurttaşlık tebaa ile ikame edilirken İstanbul Sözleşmesi de terk edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi Yeniden Kabul Edilmelidir. Bunun yanı sıra, 6284 sayılı kanun ve Medeni Kanuna yönelik saldırılar ile ‘Yeni Anayasa’ tartışmaları başta kadınlar olmak üzere, bütün toplumun yurttaşlık haklarına yönelik saldırıların boyutlarını ortaya koymaktadır. Bunlardan vazgeçilmelidir.

Ortaçağ zihniyetli iktidar, kadınları sahiplendirmekten bahsedebiliyor, kadınları değersizleştiriyor. Karma eğitimi hedef alan yaklaşımlar, kadınların üretimde ve toplumsal yaşamda eşitsizliğini de pekiştirecek gerici politikaların yansımasıdır. ‘Türkiye Yüzyılı’ söylemiyle hedeflenen, başta biz kadınlar olmak üzere, yüzlerce yıllık geriye gidişten başka bir şey değildir. Reddediyoruz.

 

“SORUN, ‘ERKEK ŞİDDETİNE’ SIKIŞTIRILAMAYACAK KADAR BÜTÜNLÜKLÜ BİR SİSTEM SORUNUDUR”

Tablo açıktır: Sorun, ‘erkek şiddetine’ sıkıştırılamayacak kadar bütünlüklü bir sistem sorunudur. Kadına yönelik şiddetin ve saldırıların temelinde yatan sömürüyü arttıracak, patronların kârına kâr katmasını sağlayacak, emekçileri mafya-tarikat-aşiret düzeneği arasına sıkıştıracak bu kirli düzen sürdürülmek istenmektedir. Reddediyoruz. Ülkemizde eşit haklara sahip özgürce yaşamak istiyoruz.

Biz kadınlara yönelen tüm şiddeti ve eğilimlerini reddediyor, bunlara karşı olanca gücümüzle mücadele edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.

Biz emekli kadınlar, kendimizle birlikte çocuklarımızın ve torunlarımızın da sorumluluğunu taşıyarak kazanılmış haklarımızı koruyup geliştirecek, size teslim olmayacağız. Yaşasın Kadınların birlikte mücadelesi! Yaşasın kadın dayanışması! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” diye konuştu.